4 Temmuz 2008 Cuma

Death Angel - Killing Season (2008)

Death Angel, thrash tutkunlarına hiç de yabancı olmayan bir grup. 87 tarihli ilk albümleri The Ultra-Violence çıktığında Bay Area'lı grup ortalığı kasıp kavurmuştu. Ne yazık ki benzer bir başarıyı diğer albümleriyle yakalayamadığı için zamanla kaybolup gitti. Ardından Chuck Billy için düzenlenen Thrash for the Titans festivalinde biraraya geldikten sonra dinlemediğim ama medyada başarılı bulunan The Art of Dying albümünü çıkardılar. Şimdi de bize Killing Season bombasını bıraktılar.

Bomba çünkü son yıllarda dinlediğim en akıllıca yapılmış thrash albümlerinden bir tanesi. Dave Grohl stüdyolarında Nick Raskulinecz (Velvet Revolver, Foo Fighters) prodüktörlüğünde yapılan albümde 11 şarkı var. Şarkıların her biri hit niteliğinde. Müziğe genel olarak bakacak olursak; Old School Thrash müziğin modern bir soundla bütünleşmesi denebilir. Ama bu cümle albümü anlatmakta çok yetersiz kalacaktır. 80lerdeki Bay Area Thrash'ini gözünüzün önüne getirin. Enerji, saldırganlık, çılgın sololar, öldürücü çift kroslar, ilk dinleyişte akla yerleşen melodiler, groovy ritmler hepsi bu albümde mevcut. Tüm bu ayrıntılar beni metale bağlayan unsurların başında gelmiştir. Death Angel tüm bunları tekrar bizlere hatırlatmayı başarıyor. Albümün ilk saniyesinde son saniyesine kadar enerji patlamasını hissediyorsunuz. Kafa sallamayan metalci olmaz. Evdeki disk çalarında müziğini dinlerken air-drum, air-guitar çalıp gaza gelmeyen metalci olmaz. İşte Killing Season size tüm bunları yaptırıyor.

Albüm Lord Of Hate ile açılıyor. Akustik bir başlangıçtan sonra, elektro gitar sesiyle sizi bekleyen thrash gücünü hissedebiliyorsunuz. Mark Osegueda'nın çığlıyla güç bombardımanı başlıyor. Vokal gerçekten tam bir thrash vokali. Açıkçası böyle bir vokali özlemişim. Bu şarkı albümü özetler nitelikte çünkü. Her şarkıda olduğu gibi burada da riff zengliği üst seviyede. Rifflerin her biri çok zekice seçilmiş ve dinleyici hemen içine çekiyor. Sololardan bashetmezsek olmaz. Groovy öğeleri barındıran gaz sololar şarkının can alıcı noktasından biri.

Ardından kirli bir gitar soundu ile albümdeki favorilerimden Sonic Beatdown giriyor. Ritm gitar-vokal uyumu çok iyi bulunmuş. Pre-koro ve koro kısım biraz kısa ama hedefini buluyor. çığlık çığlığa gitar soloları kafa sallamak için birebir.

Dethroned şarkı yapısıyla diğer şarkılardan biraz ayrılıyor. Yavaş başlayıp hızlanan tekrar yavaşlayıp ardından son sürate çıkan şarkı beni bas soundu ile yakaladı. Koro kısımı çok başarılı. Sololar çok melodik bas ile iyi bir uyum yakalamış. Zengin altyapısıyla albümdeki en göze batan şarkı denilebilir.

Hız kesilmeden Carnival Justice giriyor. Şarkı ortasındaki funky kısım ve hemen ardındaki solo old school thrashin günümüze nasıl iyi uyarlandığının örneği ve ayrıca motorhead basları, iron maiden vari çift gitar melodileri öne çıkan noktalar. Buried Alive klasik bir 80ler thrashi. Dinleyiciyi hazırlayan elektro-bass-davul üçlüsü 10. saniyeden sonra durmaksızın şarkıya eşlik etmenizi sağlıyor. Parçanın sonundaki thrash ritmine ve solosuna dikkat! Burada biraz Megadeth'den özenilmiş ama kesinlike tokat durumu söz konusu değil. Soulless duygulu vokaliyle öne çıkan orta tempo Thrash'n'roll bir parça. Wah-wah lı The Noose rock'n'roll ruhunu en fazla hissettiğim parça oldu. Vokal aralarına serpiştirilen sololar iç gıdıklayıcı özellikle iki gitarın aynı andaki sololarını başarılı buldum. Parçanın sonundaki akustik bölümü ise anladığımı söyleyemeceğim. Bence gereksiz olmuş. When Worlds Collide ve God vs God yeterince doyurucu aslında neredeyse kusursuz thrash parçaları. God vs God özellikle Korn grubuna taş atıyor. Processor'den nasıl efekt elde edilir gösteriyor. Bu şarkıdaki vokale eşlik eden ritmler çok kurnaz ve sinsice. Uzun zamandır bu tarz ritmler dinlememiştim. Steal The Crown adı gibi albümün başarısını diğer şarkılardan çalmaya çalışan hızlı bir parça. Kapanış şarkısı Resurrection Machine albümün en uzun şarkısı dinleyiciye niye thrash metali dinledkilerini bir kez daha hatırlatan süper bir parça. Kapanış şarkısı olarak seçilmesi hoşuma gitti. Şarkı resmen enerji püskürüyor.

Albümdeki baterilere paragraf açmazsam haksızlık etmiş olurum. Davul soundundan çok haz aldım. Belli ki bunda Dave Grohl'un Studio 606'sının etkisi büyük. Double-bass ve ziller dört dörtlük. Albümün gizli kahramını kesinlikle davullar. Prodüktör Nick Raskulinecz bence grup ile iyi bir sinerji yakalamış. Böylece grubun 80lerdeki müziğine evrim geçirtmiş.

Bu albümü özellikle genç arkadaşların dinlemesini isterim. Ortalıkta New Wave Thrash Metal diye gezinen gruplara, Killing Season albümü osmanlı tokadı gibi bir cevaptır. Özellikle 80ler thrashini seviyorsanız ve modern sound ile nasıl bir bütünlük yakaladığını merak ediyorsanız cevabınız Killing Season'da saklı.

Let The Killings Begin!!!

Death Angel:
  • Mark Osegueda - Vokal
  • Rob Cavestany - Gitar, Vokal
  • Ted Aguilar - Gitar
  • Andy Galeon - Davul
  • Dennis Pepa - Bas, Vokal

Hiç yorum yok: