4 Temmuz 2008 Cuma

Marduk - 15 Kasım 2007 - Riga

Saat daha 16:00 ama güneşin battığını farkediyorum. Elimdeki flyer'a bakıyorum. Kapı açılışı 18:00 diye yazıyor. Dünden kalmayım o yüzden hala ayılmaya çalışıyorum. Biraz geç gideyim diye kendimi tembihliyorum. Yurttan dışarı çıkıyorum. Hava buz gibi. Yoldaki su birikintileri donmuş. Saate bakıyorum henüz 18:30. Sıcaklık sıfırın altında. Yoldaki insanlar iş çıkışı evlerine gitmeye çalışıyor. Gördüğüm yüzler soğuktan kıpkırmızı. Tanrım ben burada ne yapıyorum?

Şu lanet konser mekanı nerede ki? Daha önce hiç gitmedim. Bu soğuk kapkaranlık ortamda klübü bulmaya çalışıyorum. Tanrının unuttuğu bir yerde olan bu mekana giderken içimi biraz heyecan kaplıyor. Zira Türkiye'deki konseri kaçırmıştım. Bu sefer asla olmaz. Ne yapıp edip gitmeliyim. Klüp o kadar izbe bir yerdeki biri tecavüze yeltense kimsenin ruhu duymaz. Birkaç uzun saçlı deri pantolonlu tip görüyorum. Şunları bir takip edeyim muhtemelen klübe gidiyorlardır.

İçerideyim. Ortam fena değil. İnsanlar genelde bana bakıyor. Değişik tipi olan ve deri giymemiş ve uzun saçlı olmayan birkaç kişiden biriyim. Kesinlikle bişeyler içmeliyim. Ohhhh. Buranın birasını gerçekten seviyorum. Yavaş yavaş insanlar toplanıyor. Ama içerideki maksimum insan sayısı 200'ü geçmez. Sanırım bu şehirdeki toplam black metalci sayısı bu kadar.

Alt gruplar yerlerini alıyorlar. Ama açıkçası pek umrumda değil. Kendilerine verilen yarım saati iyi bir şekilde değerlendirmeye çalışıyorlar. ChthoniC diye bir grup var ki birkaç cümle ile anlatmalıyım. Tayvan'dan buraya kadar gelmişler. Cradle of Filth'den etkilenmiş olabilirler ama biraz abartmışlar. Ayrıca Birleşmiş Milletlerin ülkelerine uyguladığı ambargoyu buradaki insanlara anlatmalarının pek bir anlamı yok. İnsanların açıkçası umrunda değil. Benim de değil.

İşte beklediğim an. Sonunda sahneye çıkacaklar. Panzer Division, Plague Angel ve Rom 5:12 albümlerini bildiğim için biraz kendime kızgınım. Diğer albümlerden çalacakları şarkılara eşlik edemeyeceğim. Şu an yapacak bişey yok. Kahretsin! Heyecandan kağıt kalem almayı unutmuşum. Playlist'i nasıl yazacağım? Heyecandan ne yaptığımın farkında değilim. Sahne sisle dolmaya başlıyor. işte karşımdalar. The Leveling Dust kulaklarımı sağır edercesine çalmaya başlıyor. Mortuus konser başlar başlamaz kin ve nefret kusacağını belli ediyor. Daha bir dakika bile olmadı ama ortam yıkılıyor. Elimde olmadan kafa sallamaya başlıyorum. Sound gerçekten çok kaliteli her bir notayı ayrı ayrı duyuyorum. Vokal zaten üst düzeyde. Şarkı biter bitmez ara vermeden Baptism by Fire giriyor. İşte o an ben ortamdan kopuyorum. O an sadece mekanda ben ve grup var. Sanki sadece bana çalıyorlar. Hiç bir şeyi gözüm görmüyor. Müzikle bütünleşmek bu olsa gerek. Kendime geldiğimde etrafıma bakıyorum ve tanımadığım insanlarla omuz omuza kafa sallıyorum. Mortuus mikrofona Plague Angel'dan bir şarkı çalacaklarını söylüyor. Mekanda The Hangman of Prague diye bağıran tek kişi benim. Mortuus gülüyor ve The Hangman of Prague giriyor. Ben yine dış dünya ile bağlantımı yitiriyorum. Açıkçası konserin geri kalan kısmını pek hatırlamıyorum. Through The Belly Of Damnation, Limb of Worship, Christraping Black Metal, Scorched Earth hatırladıklarım arasında. Bir kez bise gelip konseri tamamlıyorlar.

Konser sonrası biraz hayal kırıklığına uğruyorum. Imago Mortis ve Throne of Rats çalmalarını bekliyordum. Biliyorum çok şey istiyorum. Bana kalsa Rom 5:12 albümünü baştan sona çalmalarını isterim. Mekandan çıkıyorum. Saat 12:30. Tabanvay ile yurda gitmek düşüyor bana. Hava daha da soğuk. Gece daha da karanlık. Normalde soğuk havayı sevmem. Ama şu an yolda giderken bana o kadar iyi eşlik ediyor ki, sanırım soğuğa alışıyorum. Yolda giderken derin düşüncelere dalıyorum. Konseri tekrar gözümün önüne getiriyorum. Etkileyici bir performans. Grup elemanları dört dörtlük çalıyor. Özellikle Mortuus'un vokal performansına hayran olmamak elde değil diye düşünüyorum.

Sonunda yatağımdayım. Özlemişim. Her tarafım sızlıyor. Kendime gecenin gerçekten çok keyifli geçtiğini hatırlatıyorum. İstemsiz bir şekilde gözlerim kapanıyor ve uyuyorum.

Hiç yorum yok: