4 Temmuz 2008 Cuma

Machine Head - The Blackening (2007)

Machine Head grubunu orta okulda The More Things Change albümü ile tanıdım, ayrıca zamanında rock market programında sıkça klibi yayınlanırdı. O zamanlar çok uçuk kaçık geliyordu ama bu durum beni hep cezbetmişti. Ardından çıkardıkları her albümü takip ettim. İlk albümleri Burn My Eyes çok sert bir albümdü ondan sonraki The More Things Change de öyle. Sonraki albümlerde prodüktör değişikliğinden midir nedir köklü bir değişim söz konusuydu. Grubun beyni Robert Flynn çok enteresan bir adamdı benim için. Bay Area Thrash ortamından gelen biri için çok farklı müzik yapıyordu. Gruptaki groovy öğeler hip hop vokaller benim hoşuma giden durumlardı. 1999 yılında çıkan The Burning Red ve 2001 yılındaki Supercharger albümlerinde bu değişim söz konusuydu. Bu durumu ben doğal karışılamıştım. Ne yazık ki bundan sonra grup eleman değişiklikleriyle 2002 yılını sıkıntılı geçirdi. Grup için ömrü bitti dendi. Ama 2003'te Phil Demmel'in gitarlara tekrar geçmesinden sonra grup küllerinden yeniden doğdu ve 2004 yılının en iyi albümlerinden Through The Ashes of Empires'ı kaydetti. Açıkçası ben gruptaki değişimin bu yönde olacağını hiç tahmin etmemiştim. İlk albümlerindeki sounda yakın ve keskin bir dönüş gerçekleştirmişlerdi. Through The Ashes of Empires albümü rock çevrelerinden çok olumlu tepkiler aldı ve Machine Head böylece yeniden doğmuş oldu.

Elimde Machine Head'in 2007 yılı martında çıkaracağı The Blackening albümünün promosu var. Bu albümü ilk olarak kardeşimden duydum. Sürekli, abi çok iyi albüm diyip durunca ben de dur bakalım neyin nesiymiş bu diye dinlemeye başladım. Açıkçası albümün kritiğini yapmadan önce albümü iyice sindirmem gerekti. Uzunca bir süredir de dinliyorum. Şu an sindirdiğime inanıyorum. Şöyle başlamak istiyorum: 2007 yılına damgasını vuracak albüm budur.

Machine Head, Through The Ashes of Empires albümündeki soundu koruyup o anki yarattıkları formüle sadık kalmayıp olayı bir sonraki aşamaya getirip geliştirmişler. Yani o formülü koruyup güvenli, benzer bir satış grafiğini yakalayabilecek bir albüm yapabilirlerdi. İster istemez şu durumla karşılaştırıyorum. Lamb of God, As The Palaces Burn albümünü yayınladığında çok heyecanlanmıştım, metal müzik acaba yeniden mi ivme kazanacak diye. Ama Lamb of God'ın sonraki albümleri hep aynı formülde gittiği için kendini tekrarlamaya başladı ve açıkçası hayal kırıklığına uğrattı. İşte bu noktada Machine Head bu sıkıntıdan kurtulup müziğini çok daha geliştirmiş.

The Blackening albümünün yapımı aşamasında Rob Flynn dehasının mtv.com'da, ben albümü dinledikten sonra, okuduğum bir röportajı var. Röportajda Rob aynen şunları söylüyor: Albümü hazırlarken oturup müzik yazmaya başladık bir bakmışız karmaşık, teknik bir müzik yapmışız, amacımız bu olmadığı halde. Şarkıların sürelerinin 10 dakika civarında olduğunu gördük ama bu 10 dakikayı 2-3 rif ile doldurmaktansa 20-30 rif ile doldurmuşuz.

Bu röportaja aynen katılıyorum. Şarkılar çok komplike kesinlikle ama Opeth'deki gibi bilerek teknik müzik yapma çabası yok. Çok doğal bir şekilde gelişim var. Bunu dinlerken anlıyorsunuz. Müzik kesinlikle kişisel bir zevktir. Herkesin metal müzikten anladığı şey kendisinedir. Kimse birini dinlediği müzik için yargılayamaz. Bu yüzden metalin, bir çok alt dalı var. Bana göre de metal diye tanımladığım müzik The Blackening albümünde hayat bulmuş. Albüm bence herhangi bir alt dala ait değil. 2007 yılında metal müzik bu şekilde olmalı bence. Machine Head bunu benim gözümde başarmış.

Albüm 8 şarkıdan oluşuyor ayrıca bir de Metallica'dan Battery yorumu var ama bendeki promoda bu yok. 8 şarkının toplam süresi 61 dakika 13 saniye böylece şarkı ortalamalarının 7 dakika 40 saniye olması ile uzun bir albüm dinleyeceğiniz garanti. Albümdeki tüm 8 şarkı da hit sayılabilecek şarkılar. Hiçbir şarkı dinleyiciyi sıkacak nitelikte değil. Her parçanın kendine özgü bir havası ve müthiş rifleri var. Her parçada müthiş groove elementler ve thrash ritmleri var. Gitar ve basın uyumu çok iyi. Baslar çok güçlü olmuş. Gitar soloları çok iyi yazılmış. Ben soloları teknik ve duygusal olmasına göre seviyorum. Soloların hepsi hem teknik hem de duygulu. trampetlerin, zillerin ve krosların uyumu çok iyi. Tonlar çok iyi ayarlanmış. Ataklar şahane sayılabilecek durumda. Vokaller klasik Rob vokali. Nefret dolu, gaza getirici ve de çığırtkan. Ritm gitar ise bir dehanın ürünü. James Hetfield için rif tanrısı denir. Hetfield acaba buradaki rifleri dinlese ne düşünür diye merak ediyorum. Albümün kesinlikle en göze çarpan tarafı müthiş rifleri. Machine bu albüme de her albümdeki Machine Head'in kendine has öğelerini yedirmeyi başarmış. Grubu yakından takip edenler ne demek istediğimi çok iyi anlayacaklardır.

Albümün kapak çalışması harika olmuş. Bir tane iskelet kral tacını takıp dünyayı ayaklarının altına alıp kum saati ile beraber kuru kafaların üstünde tahtında oturuyor. Elinde bir tane ayna tutuyor. Aynada "THE MIRROR which Flatters not" yazıyor. Anlamı pohpohlamayan, dalkavukluk yapmayan ayna. Robert bu çalışmayı şöyle açıklamış: Oradaki iskelet kral benim ve aynayı kendime doğru tutuyorum. The Blackening albümünün anlamı budur.

Bu albümde bir senfonik hava, bir orkestra, bir klavye, bayan vokal, gotik bir hava ne bileyim, bilimum ekstra hiçbir şey yok. Sadece gitar davul ve bas var. Tüm temel öğeler en iyi şekilde kotarılmış. Birinci parçadan sekizinci parçaya kadar bir solukda dinleyebiliyorsunuz. İster istemez kafa sallamaya başlıyorsunuz. Bu yazıyı yazarken bile arada bir durup kafa sallamaya başladım elimde olmadan. Eminim ki albüm çıktığında birçok metal çevresinden övgü dolu yorumlar alacak. Albüm yayınlandığında Türkiye'de orijinalini bulamazsam getirtmeyi düşünüyorum. Kesinlikle bu albümü alın. Pişman olamayacaksınız. Paranızı son kuruşuna kadar hakeden bir albüm. Tabii ki 10 üzerinden 10.

Machine Head:
Robert Flynn - Gitar / Vokal
Adam Duce - Bas / Geri Vokal
Phil Demmel - Gitar
Dave McClain - Davul

1.Clenching the Fists of Dissent - 10:35
2.Beautiful Mourning - 4:49
3.Aesthetics of Hate - 6:34
4.Now I Lay Thee Down - 5:36
5.Slanderous - 5:17
6.Halo - 9:03
7.Wolves - 9:04
8.A Farewell to Arms - 10:12

Toplam: 1:01:13

Hiç yorum yok: