4 Temmuz 2008 Cuma

The White Stripes - Icky Thump (2007)

The White Stripes Detroit'ten çıkma, 97 yılından beridir varlığını sürdüren bir grup. Icky Thump ise grubun 6. stüdyo albümü. Üretken bir grup olduğu söylenebilir. Ayrıca grup Jack White ve Meg White adında eski karı kocadan oluşuyor.

Grubun müziği için blues rock garaj rock gibi tanımlamar var. Ben is biraz karışık buldum açıkçası. Metalden country müziğe kadar birçok deneysel rock soundu var. Grubu bana sorsalar nasıl tanımlarsın diye; Led Zeppelin'in varisi şeklinde bir açıklama yapardım. Açıkçası Led Zeppelin'den fazlasıyla etkilenilmiş.

Grubun geçmişini yani önceki albümlerini iyi bilmemekle beraber müziğin egzantrik olduğunu söyleyebilirim. Müzik temelde iki enstrümandan oluşuyor.Tek Gitar ve Davul. Çoğu şarkıda klavye de kullanılmış. Bazı şarkılarda ise gayda ve mızıka devreye giriyor. Bas gitar hiç yok. Sound ise günümüzün sounduna kesinlikle benzemiyor. Gitar tonlamaları gerçekten çok çiğ ve efektlerle tamamen eski tarz bir distorsiyon sesi alınmaya çalışılmış. Ayrıca Jack White'ın kullandığı pedalları inceledim. Grupta bas çalan herhangi biri olmadığı için, efektlerle beraber gitardan aynı anda bas seside çıkartmaya çalışmış. Yani gitarı dinlerken arka plandan bas tonları da geliyor. Bu da gitar soundunun diğer gruplara göre daha fazla ayırt edilebilmesine ve karakteristik bir sese sahip olmasına yol açmış. Davullar ise çok ilgimi çekti. Çünkü hiç bir grupta bu kadar fazla sadece kicklerin şarkıyı sürüklemesini dinlemedim. Çoğu şarkıda müziğin büyük bir kısmında davullar sadece kicklerden oluşuyor. White ikisi albümlerinde kayıt aşamasının kısalığı ile ünlü. En uzun kayıt aşamasına sahip albümleri Icky Thump. O da sadece 3 hafta sürmüş. Sanırım stüdyoya girip birkaç kez çalıp çıkıyorlar. Bu da müziğin doğallığını epey arttırmış zira bazı sololarda dikkatli dinlenirse hataları bulabiliyorsunuz. Biraz karambol bir hava yaratılmış. Benim hoşuma gitti bu durum.

Icky Thump albümü aynı isimli parçayla başlıyor. Bu parçayı ilk kez MTV'de izlediğimi belirtmeliyim. Belki klibinin etkisiyle olacak ama beni ilk kez dinlerken etkilemeyi başarmış az şarkılardan bir tanesi. Değişik bir klavye ve kicklerle başlayan şarkı ilk rifin girmesi ile orijinalliğini hissettiriyor. Gitarın solo soundu ile klavye solo soundu çok yakın. Soloyu klavye mi gitar mı atıyor belli değil. Parçanın sonundaki doğaçlama gitar solosu ise mükemmel olmuş. Parçanın bence tek kötü yanı bitişin fade-out ile olması bence doğaçlama solodan sonra direkt bitirilseymiş daha etkili olurmuş. "You don't know what love is(You just do as you're told)" şarkısı ise orta tempoda ilerleyen ve ortasından itibaren daha ilginç hale gelen ve kaliteli melodilere sahip bir şarkı. Şarkı sözleriyle ise parça parlıyor. İyi bir çalışma olmuş.

"Conquest" şarkısı ise çok tanıdık melodilere sahip. Sanki ispanyol anonim bir parça. Ama ne olursa olsun melodisi adı gibi beni fethetti. Makineli tüfek gibi öldürücü bir gitar tonlaması var ve trompetler ise cuk diye oturmuş. Aşkı değişik şekilde ifade eden şarkıları çok severim. İlla ki duyguyu yavaş ritmler eşliğinde vermeye gerek yok. Uzun bir şarkı olmasına da gerek yok. Kızgın bir şekilde de verebilirsiniz duyguyu, zafer çığlıklarıyla da. Jack White'ın çığlıklarıyla trompet soloları zaferin baş mimarları.

"Bone Broke" ise sanırım garaj rock denilen müziği iyi ifade eden bir şarkı. Cızırtılı gitarları ve kesik kesik doğaçlama soloları evin garajında çalındığı hissini veren bir parça. Ardından gelen "Prickly thorn, but sweetly Worn" ve "St. Andrew" şarkıları gayda ve mandolin eşliğinde olan birbirine bağlı country parçaları. Eğer benim gibi gaydadan çıkan sesi seviyorsanız dinlemekten zevk alacağınız parçalar. St. Andrew parçasında vokalleri Meg White üstlenmiş.

"Little Cream Soda" ve "Rag and Bone", "Bone Broke" gibi garaj rock parçaları. Melodiler ve rifler akıllıca bulunmuş ve düzenlemeler iyi. Vokaller ise konuşma şeklinde. Bence bu şarkıların tek falsosu var o da orijinal olucam diye biraz ayarın kaçması. Rot Balansı tutturamamışlar gibi geldi bana. Dinleyiciyi üzerinde kaliteli imajı yaratırken aynı zamanda itici geliyor.
"I'm slowly turning into you" ise albümdeki favorilerim arasında. Meg White da bu şarkıda vokallere eşlik etmiş. Klavye tonu ve şarkı arajmanları Led Zeppelin'i çok hatırlattı bana. Gitar tonu ise dahiyane. Meg White'ın sesi ise kışkırtıcı. Karşınızda olsa ve "And i'm slowly turning into you" dese etkilenmeyecek adam tanımıyorum. Burada da parça biterken doğaçlama sololar var. Jack White zaten bu işi iyi yapıyor. Yani o sololar hiç olmasa parçanın bir yeri kesinlikle eksik olurdu.

Catch Hell Blues ise adı gibi blues rock parçası. Gitar rifleri çok akıllıca bulunmuş. Arka plandan yavaş yavaş giren davullarla beraber şarkının girişi mükemmel olmuş. Sırf girişi için bile dinlenilmesi farz olan şarkılardan. Soloların ise çığırtkan ama zibidice olduğunu söylemeliyim. Daha oturaklı bir solo yazılabilirdi bence. Kapanış şarkısı "Effect and cause" ise vasat bir şarkı.

Icky Thump albümü bu sene dinlediğim en özgün rock albümlerinden biri. Değişik bir tarz istiyorsanız ve ayrıca 70lerin sounduna özlem duyuyorsanız bir nebze özleminizi giderebilirsiniz. Müzikle ilgisi yok ama albümün promosyonunun da çok başarılı olduğunu söylemeliyim. Albüm yayınlanmadan önce şarkıların ön dinletisini dondurma adam şekilde kutularda dağıtmışlar. Ayrıca albüm sınırlı sayıda 512 MB lık USB disklerde satışa sunulmuş. USB disklerin üstü albümün kapağının temasına benzer şekilde Jack ve Meg'in büstlerinin çizimlerinden oluşmuş. Jack White günümüzün iyi müzisyenlerinden biri. Her haliyle zaten belli ediyor kendini. Sırf bu adamın hayatı üzerine apayrı bir yazı bile yazılabilir. Rock müzik adına iyi işler yapıyor. Bence saygıyı hakediyor. Dinlemekte fayda olacağını düşünüyorum. Müzikal kulağınızın gelişeceğine ise kesinlikle inanıyorum. Son olarak bu albümü değişik ortamlarda dinledim. Bunların içinden en çok zevk aldığımın uzun bir otobüs yolculuğu sırasında olduğunu söylemem gerek. 10 üzerinden 7,5.

Hiç yorum yok: