19 Haziran 2008 Perşembe

Apocalyptica - Worlds Collide (2007)


Dört çellolu delinin, bakın bu enstrümanlarla Metallica da çalınır diyerek ilk albümlerini çıkardıkları zamanı gayet net hatırlıyorum. O zamanlar bu adamların yaptığı müziği sadece şirin bulmuştum. Lisedeyken radyoda çalıştığım dönemde, fon müziği olarak o ilk albümlerindeki çalışmalardan çoğunu kullanmış olduğumu da hatırlıyorum. Dahası şöyle dediğimi de: "Bu adamlar bir tane daha böyle bir albüm yaparlar, sağdan soldan cover'lara devam ederler, sonra da kaybolur giderler."

Kazın ayağı hiç de öyle değilmiş.

Apocalyptica geçen yıllarla çıtasını gerçekten çok yükseltti. Hatta müzik endüstrisi alanında yükselmeyi anlatan bir ders varsa, bu alanda okutulması gereken gruplardan biridir. Müzikal gelişimin yanısıra, imajlarını öne çıkarmayı da becerdiler. tutucu metal dinleyicisi için kutsal olan gitar sesinin yerini çellolarıyla doldurmayı başardılar -ki son dönem çalışmalarını duyan en sağlam kulaklar bile, yer yer bu ses çello mu yoksa gitar mı diye sorguluyor. Özellikle Worlds Collide albümünde bu özellik baya ön planda.

Bunların yanısıra, grup her kimlerle çalışıyorsa eğer prodüksiyon ve pazarlama alanlarında, çağımız gruplarının çoğundan oldukça öndeler. Her albümlerinden iki üç single çıkartıp bunları başarılı kliplerle süslemeleri onlara artı olarak dönüyor. Bir de bu klipleri hangi şarkılara çektiklerine bakarsak, kesinlikle tribüne oynadıklarını ama bu numara sayesinde de golü bulduklarını söyleyebiliriz. Seçtikleri şarkılar ya çok merak edilen cover'lar ya da ünlü konuklarla kaydedilmiş şarkılar. Bu albümde de yine pek çok konuğu var Apocalyptica'nın ve işte sırf acaba bu birliktelik nasıl olmuş merakınız bile albüme kulak vermenize sebep oluyor.

Gelelim dünyaların çarpışmasına. Albümün açılış şarkısı, albümle aynı adı taşıyor. Bu şarkının sadece daha önce fazla Apocalyptica dinlememiş olanları vuracağını düşünüyorum. Evet kötü bir şarkı değil ama benim bu gruptan beklentilerim artık daha yüksek.Yok eğer kafanızda gitarsız metal olur mu gibi bir soru varsa, bu şarkı bile size cevap olmaya yeterli.

Worlds Collide'ı takip eden şarkı Grace için sadece "işte bu" dedim ilk dinlediğimde. Ben Apocalyptica'dan iki şey duymak istiyorum, ya groove etkili rock/metal ya da çelloyu özüne uygun kullanarak biraz daha doom daha stoner melankolik müzik. Grace birinci sıradaki beklentimi kesinlikle kaşılıyor, crossover etkisiyle de. Bu şarkıda öne çıkan üç şeyi saymak isterim:

1-Beteriler ve ana rifin uyumu çok güzel.

2-Giriş kısmından sonra gelen ana melodi kısmını önce bir çellodan, sonra diğer çellodan dinliyorsunuz. (Ulan bu gitar mı sorusunu burada sorabilirsiniz, uygundur.) İki çello aynı melodiyi farklı tonlarla ve farklı nüanslarla çaldığından sanki iki ayrı solistin düetini dinliyormuş gibi hissediyorsunuz ve evet bu çok zevkli.

3-Bu şarkıda konuk olarak Tomoyasu Hotei adı geçiyor. Çok yönlü bir müzisyen olan saygıdeğer abimizin bu şarkıya yaptığı katkı nedir tam olarak bilemiyorum. Esas enstrümanının gitar olması da yahu gitar mı dinledik yoksa sorusunu bir daha sordurtmuyor değil.Katkısı ne olmuş tam olarak çözemedim ama her ne yapmışsa yerinde olmuş çünkü şarkı benim için kusurusuz.

Son olarak bu şarkıda 2.48 dakikasındaki geçişe de özellikle dikkat edin mükemmel bir etkisi var çünkü diyerek bir sonraki şarkıya geçiyorum.

I am not Jesus'da ünlü bir konuğumuz var ve bu şarkı tahmin edeceğiniz gibi ilk single. Gruba vokallerde Stone Sour'dan Corey Taylor eşlik ediyor. Evet Corey, aynı zamanda Slipknot'un da solisti olabilir ama I am not Jesus tamamen bir Stone Sour şarkısı olduğundan bu detaydan bahsetmeye gerek duymadım. Bu şarkıyı Stone Sour'un albümüne koysanız çoğu kişi birşeylerin farklı olduğunu anlamaz. Ben bunu sevdim mi peki? Hayır! Bir solistle çalışmak için ona uygun şarkı yazmayı mantıklı bulmuyorum. Ben Apocalyptica'nın müziğinin bir karakteri olduğuna inanıyorum ve ne zaman birileriyle çalışsalar bu karakterden ödün veriyorlar ve bu da grup hakkında yapacağım temel eleştiridir. Belki de yıllarca klasik müzik eğitimi aldıkları süreçte, notaların belli kalıp ve kurallarına çok bağlı kaldıklarından, bir başkasını solist olarak aldıklarında bazen o kalıplara yeniden uyma zorunluluğu hissediyor ve şartları zorlamakdan kaçınıyorlar. Kısaca, I am not Jesusu bana gelmez, geçiyorum.

Bir sonraki şarki Ion, yapı olarak açılış şarkısına benziyor kesinlikle. Metallica'yı anımsatıyor demek yanlış olmaz.

Metallica etkisi sonrası, bir David Bowie cover'ıyla karşılaşıyoruz. Orjinal adı Hero olan şarkının adı Helden olarak değiştirilmiş çünkü bu şarkıda Alman bir konuğumuz var. Rammstein'dan Till Lindemann albümdeki solistler arasında vokalini Apocalyptica'ya en çok yakıştırdığım solist oldu. Başarılı bir cover, hele ki bas vokal tekniğini konuşturan soliste çığlık atan çello seslerinin tezat bir fon oluşturması çok güzel olmuş.

Stroke, harika melodisi ve güzel giriş numarasıyla öne çıkan önemli bir başka şarkı. Grace'da anlattığım iki vokalin düetine benzeyen ana rif kurgusunu, bu sefer grup üstüste monte ederek kullanmış, yer yer de çift sese ayırmış. Kesinlikle harika bir iş başarmışlar.

Ve yine bir konuğumuz var bir sonraki şarkı olan Stroke'da. Slayer'dan Dave Lombardo'ya merhaba deyin ve evet, şarkının hızı kesinlikle Lombardo'ya uygun. Özellikle rif geçişlerinde stilini çok net ortaya koymuş Lombardo ve şarkının agresif riflerileriyle harika bir uyum yakalamış. Bu şarkının yine albümün en iyilerinden olduğunu söyledikten sonra bu araya bir detay sokmak gerekiyor: Tüm albümde bateriler gerçekten çok iyi yazılmış. İncelediğim kaynaklardan birinde grubun uzun zamandır arkadaşı olan Lombardo'nun genel olarak baterilere yardım ettiğinden bahsediyor. Diğer şarkılardaki bateri tonları da doğal gibi duruyor ama anladğım kadarıyla kaliteli bir program üzerinden gerçek sesleri baz alan sample'lar kullanılmış. Stroke'daysa Lombardo bizzat baterinin başına oturmuş gibi görünüyor. Ha, biri gelip Lombardo tüm albümde çalmış deseydi ben aksini ispatlayabilir miydim? Pek sanmıyorum.

Bir sonraki şarkı I don't Care'i ben çok sevmedim. Bu sefer ki konuk Three Days Grace'den Adam Gontier. Daha önce Three Days Grace hiç dinlemedim ama bu şarkı sayesinde nasıl müzik yaptıklarını az çok canlandırabiliyorum kafamda çünkü grup yine soliste göre şarkı yapmış.

I don't Care'in bitişiyle Apocalyptica Burn diyor ve özüne geri dönüyor. Evet özlerinde Metallica hep oldu ve hep olacak, bu şarkıda da bunu hissediyorsunuz. Bariz thrash dinliyorsunuz.

SOS (Anything but love) için ne hissetiğimi basitçe anlatabilirim: Bu şarkıdan nefret ettim! Neden mi? Artık Lacuna Coil'in solisti olan Cristia'yı herhangi bir gruba konuk olduğunda falan duymaya tahammül edemiyorum. Şarkı tahmin edeceğiniz gibi bir Apocalyptica şarkısı değil, bir Lacuna Coil şarkısı olmuş biraz da Evanascence'i hatırlatarak ve ben bu şarkı yüzünden grubu bir kez daha kınıyorum.

Albüm Peace ile kapanıyor.Neyseki SOS'la değil çümkü bu albümü o şarkıyla hatırlamak istemem. Peace yine grubun karakteristik özelliklerine uygun bir şarkı ve dinlenmesi zevkli.

ALbüm için son olarak ne söylenmeli? Dinlenmesini tavsiye eder miyim. evet, kesinlikle. Albümü çok başarılı mı buldum? Prodüksiyon olarak kesinlikle, genel olarak dersek yukarıdaki vurguladığım şey yüzünden bazı detaylarından rahatsız oldum. Ne zaman ki, Apocalyptica nabza göre şerbet vermekten vazgeçer o zaman bu adamları bağrıma basarım. Şimdilik sadece bu adamlar gerçekten iyiler diyorum. Acaba benim o kızdığım şarkıları yapmasalardı ne olurdu bunu da merak etmiyor değilim...

Fikirler: Keşke bu adamların tam zamanlı bir solisti olsa. Yok illa konuklar olacaksa, daha kendilerine yakın tarzda vokal yapan birileri olsa?

Bu albüm iki ep olarak yayınlanmış olsaydı, konuk solistlerin olmadığı çalışmaları ayrı,ötekini ayrı değerlendirseydim, biri benden 5 diğeriyse 9 alırdı. Varın siz verin puanınızı albüme...

Yazar ex-illegal baskan - Eylül 22 2007 08:48:19

Hiç yorum yok: