3 Haziran 2008 Salı

Keep of Kalessin - Armada (2006)

Keep of Kalessin black metal'in evi olan Norveçten saygın bir grup. Kadrosunda vaktiyle Atilla (Mayhem) ve Frost (Satyricon) gibi efsane isimleride barındıran topluluk black metal geleneğine yakışır şekilde hapse girip çıkan elemanları ile meşhur. A.O Gronbech (grubun gitaristi) Satyricon'la çıktığı Kanada turnesinde uyuşturucu bulundurmak ve bir kıza tecavüz etmekten hapse girmişti. Tabii konumuz bu değil, konumuz Armada.

Armada topluluğun 3. albümü. Bundan bir önceki albümlerinin 1999de çıktığını ve grubun 1993 yılında kurulduğunu düşünürsek çok üretken bir grup olmadığı izlenimi uyabilir insanda. Bu ağırkanlılıklarının sebebi grup elemanlarının çoğu zaman başka gruplarda sahne elemanı olarak çalması ve uzun turnelere çıkması olabilir (olmayadabilir). Elime geçen promo kaydında albümün nerede kaydedildiği hakkında bilgi yoktu. Fakat gene güzel bir black metal sesi ile karşı karşıyayız. Bilmeyenler için söyleyelim, Keep Of Kalessin death-thrash etkili klavyesiz bir melodik black metal grubu. Zaman zaman akustikleşen gitarları ve temizleşen vokalleri olan Armada'nın sesi hem akustik pasajların hemde temizleşen vokallerin üstesinden gelebilen güzel bir ses. Keep Of Kalessin kullandığı akustik pasajları her hangi bir black metal grubu gibi ne olduğu belirsiz alpejler şeklinde kullanmamış. Bana opeth'i hatırlatan akustik bölümler üzerine en az şarkının kendisi kadar uğraşıldığı belli. Temiz vokaller ise thrash vari bir rock temiz sesi ile kotarılmış, bu iyi birşey. Son dönemde gotik vokaller ve bayan korolar o kadar sıkıcı olmaya başlamıştı ki.

Albüm Surface introsu ile başlıyor. Basit ve albümün havasına sizi sokan bir intro. Öyle içinde bissürü melodi içeren ve bitmek bilmeyen bir intro değil. Yavaş yavaş ritim gitarın sesinin yükselişine şahit oluyoruz. Zaten gitarın sesi normal seviyeye yükseldiği an albümün ilk parçasına geçmiş oluyoruz (intro dan ilk şarkıya geçerken arada es yok).

Crown Of The Kings, intronun hemen ardından tam bir thrash rifi ile başklıyor. Sürekli bu rif üzerinden gitmiyor ama sık sık bu rife geri dönüyor şarkı. İlk olarak vokaller dikkati çekiyor. Düz bir scream vokalden thrash veri tonlara geçiş şarkıya karakter katıyor. Şarkının ilk iki dakikasından sonra, akustik gitarlar sahneye giriyor. Fakat akustik gitarlar girdi diye ne davullar yavaşlıyor ne de elektro gitarlar susuyor. Bu numarayı Lord Beliel de çok kullanır, bu adamlarda en az Lord beliel kadar güzel kullanmışlar bravo. Son iki dakikasına doğru başlangıcına geri dönen şarkıyı en thrash seven black metalcilerin baş tacı yapacağından eminim (Thrash sevmediğim halde çok sevdim bu parçayı).

The Black Uncharted albümdeki bir çok şarkı gibi death thrash etkisi ile başlıyor. Hatta bu şarkıda Immortal geliyor akıllara. Evet bunu söylemek çok yanlış olmaz, Keep Of Kalessin death thrash etkisini Immortal gibi kullanıyor. Hatta bana göre Immortal'a göre işini daha iyi yapıyor. Şarkıya geri dönersek, şarkı temiz vokallerin başlaması ile black metalleşiyor ve hemen ardından opeth vari bir akustik pasaj geliyor. Opeth variyi yanlış anlamayın, opeth'te benzetmiyorum bu bölümü, sadece klasik bir alpejden ziyade opeth gibi düzenlenmiş uğraşılmış bir bölüm olduğunu belirtmeye çalışıyorum. Sanırım biraz benziyorda olabilir... Akustik bölümün ardından tekrar hızlanan şarkı buradaki güzel lead gitarı ile gönülleri mest ediyor. Sonra da başa dönüş. Hoş bir solo ve temiz vokallerin tekrarı ile şarkı bitiyor. Albümde ki ilk favorim The Black Uncharted, muhakkak dinleyin.

Vengence is Rising hızı ile ön plana çıkan bir şarkı. Brutal vokalli nakaratları ile ve nakarat sonrası lead gitarları çok güzel. Ayrıca bu şarkıda ki zil kullanımı ve tonları çok hoş. Özellikle nakarattan sonra cın cın sesleri duyunca insan önce bir çevresine bakınma ihtiyacı duyuyor ne oluyor diye. Sonlara doğru iyice prue black havası alan şarkı albümdeki bir diğer favorim.

Many Are We groove bir thrash ritmi ile başlıyor. Vokallerle birlikte ritim değişiyor ama groove havayı korumaya devam ediyor. Davul da hızını ona göre ayarlıyor, bu sayede davulun gürültüsünün arasında güzel ritmi kaybetmiyoruz. Aferin Keep Of Kalessin'e. Nakaratda brutal vokaller ve prue black gitarlar vuku buluyor. Bir ara lead gitar solo vari bir şeyler yapıyor ama solo demek yanlış olur daha çok bir nota vurup onu uzatıyor demek daha doğru olur (eminim bu tarz çalışın bir adı vardır, emre söyler her halde). Şarkının son ikinci dakikasında bir çift kros performansı varki bir dinleyin derim. Bitiş ise başlangıç gibi.

Winged Watcher, temiz tonda gitarla başlıyor. Bir sürede öyle devam ediyor. Şarkı hız kazanırken brutal vokaller başlıyor. Sonra birden tempo düşüyor ve lead gitar tekrar temiz tonlara geçiyor. Bas ve temiz gitar kullanımı iyi den iyiye opeth dedirtiyor. Tamam kabul opeth'e benziyor. Fakat yinede çok güzel bir şarkı, hatta bir çok opeth şarkısına tercih ederim Winged Watcher'ı. Kesinlikle dinlenmesi gereken muazzam bir çalışma.

Into The Fire neredeyse Many Are We ile aynı rifle başlıyor. İlginç. Sonrasında takip edilen yapıda Many Are We gibi gidiyor. Hatta başlangıçtaki trafik tamamen aynı. Sanırım adamlar o ilk rifi o kadar çok sevmişlerki değiştirip tekrar kullanmak istemişler. Keyifleri bilir. Farklı olan şey ise nakarattan sonra duymaya başladığımız bir konuşma sesi. Sanırım bir propaganda konuşması ya da bir halka hitap şeklinde bir şey yapmak istemişler. Şarkıya ciddi bir hava katmış güzel olmuş.

Deluge, eğer Surface'i saymazsak albüm deki en kısa parça. Zaten kendiside surface gibi enstrümental bir parça ve tıpkı Surface gibi intro niteliğinde bir çalışma. Gene Surface gibi klavyesiz ve aşırı melodik olmayan, albümün ruh haline yakışır güzel bir intro. Hatta şöyle söylesem daha iyi olur. Dinlerken atladığınız introlar olurya onlardan değil.

Çok ilginç. The Wealth Of Darkness'da Crown Of The Kings'i oldukça andıran bir rif ile başlıyor. Bu kadar benzerlik şaşırtıcı. Her halde adamlar bu seferde Surface'den Crown Of The Kings'e geçişi çok sevmişler ve aynı geçişi tekrar yapmak istemişler. Ne diyelim, iki parçada ve iki geçişte gayet güzel olduktan sonra bize susmak ve dinlemeye devam etmek düşer. Bu şarkıyı özel yapan yeri ise nakarattaki hafif temiz vokaller ve güzel vokal melodisi. Ayrıca tek tük klavyeler de duyuyoruz bu parçada.

Albüme adını veren Armada ile kapanıyor albümümüz. İhtişamlı ve uzun bir açılışı olan Armada albümün genel havasını biraz daha black metal olarak temsil eden güzel bir çalışma. Albüm boyunca bahsettiğimiz bütün etkenleri ve etkileri üzerinde barındırıyor. Gayet güzel.

Yazıyı buraya kadar okuduysanız sanırım albümü çok sevdiğimi anlamışsınızdır. Bazı benzerlikler canınızı sıkmayacaksa (ki abartılacak kadar bir benzerlik olmadığını düşünüyorum) Immortal ve Opeth arasında bir black metal dinlemek istiyorsanız ve black metaldeki death-thrash etksini seviyorsanız bu albümü muhakkak dinleyin. Şahsen ben death thrash etkisini black metale yakıştıramadığım halde albümü çok sevdim.

Hiç yorum yok: