30 Haziran 2008 Pazartesi

Kill the Romance - Take Another Life (2007)


Havalar ısınıyor, içim kıpır kıpır ve şöyle melodikliği had safhada olan ve aynı zamanda da gaz veren bir albüm olsa da dinlesem diye mi düşünüyorsunuz? O zaman kesinlikle Kill the Romance'e kulak verin diyorum. Kesinlikle kısmını vurguluyorum.

Albümün Avrupa'da çıkış tarihi 23 Mart. Grubun debut (yani ilk) albümü ve son yıllarda dinlediğim en iyi debut albümlerden biri olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Burada şunu da söyleyeyim ki, 2007 yeni çıkan gruplar için oldukça başarılı bir yıl olacak gibi gözüküyor çünkü zaman içerisinde sizlerle paylaşacağım bu albüm kadar başarılı başka debut albümler de var.

Grup 2005 yılında Finlandiya'da kurulmuş. Dolayısıyla haklarında söylenebilecek çok şey yok. (Şimdilik. Eğer bu kalitede 2 albüm daha yapmayı başarır ve aşağıda bahsedeceğim bazı eksikliklerini kapatabilirlerse, bu gruptan zaman içinde büyük övgülerle bahsedeceğimizden eminim.)

Grubun resmi internet sitesine girdiğimde kesinlikle şaşırdım. Sitenin fazla amatör olmasının yanısıra, grup elemanlarının bilgileri bana kesinlikle özenilmeden hazırlanmış gibi geldi. Neden mi? Tüm grup elemanların etkilendiği gruplar olarak şu gruplar yazıyor: Metallica, Megadeth, Guns'n Roses. Tamam bu grupları dinlememiş müzik adamı olması imkansız buna sözüm yok da ; eğer ben bu adamların müziğini dinlememiş olsaydım ve direk onları sitelerinden tanısaydım kesinlikle albümlerini dinlemek için çaba sarfetmezdim çünkü etkilenim olarak bahsettikleri gruplar zaten rockın en kalbur üstü grupları olduğundan, kafamda son derece sıradan ve müzik bir kültürse eğer -ki öyle, bu kültürün derinliklerine inememiş bir grup canlandı. Yurdumun trend peşinde koşan iki gün rap, üç gün rock, olmadı ileride caz yapacak olan grupları gibi.Ancak işte sıkı bir yanılgı, çünkü Kill the Romance'in müziğinin kesinlikle resmi sitelerinin uyandırdığı öngörülerle hiç mi hiç alakası yok! Evet bu grupların adını görünce aklınıza direk yeni müzik yapmaya başlamış liseli yeniyetmelerin, garajlarda çalışma yapıp bar konserleri vermeye çalışan hali geliyor. O ruha saygılıyım tamam ama profesyonel müzik adamlarının kendilerini daha iyi tanımlaması gerekiyor. Bu yüzden grubun acilen kendilerine sağlam bir menejer ya da pazarlamayla ilgilenecek birini bulması gerek diye düşünüyorum çünkü bu kadar özensiz bir tavırla yükselmeleri, hele ki bunu Finlandiya gibi elini çarpsan Rock grubuna denk gelen bir yerde başarmaları zor görünüyor.

Peki, bu Guns'n Roses, Metallica ve Megadeth'ten esinlendiğini yazan adamlar nasıl bir müzik yapıyor? In flames'in Colony ve Clayman dönemi gitar yapısını alın, üstüne de Reroute the Remains dönemi modern etkilerden serpiştirin. Aralarda kalan boşlukları Soilwork nameleriyle doldurun. Sonuç olarak elimizde çok özgün olmayan ama kesinlikle çok iyi işleyen bir motora sahip, yer yer core etkili bir melodik death grubu var. Bu grubun tatlandırıcısını da söyleyerek tarzı hemen tam olarak ortaya koyalım: Vokaller hırıltılı, yer yer brutal olacak ama nakarat kısımları tüm şarkılarda kesinlikle temiz vokal şeklinde kaydedilecek ve evet ortaya tadından yenilmez bir şey çıkacak. Bir de takıntılı bir dinleyiciyseniz, ben illa özgün bir şey istiyorum diyorsanız, o zaman bateristin yaptığı numaralara dikkat edin derim çünkü benim çok sevdiğim bir şey yapıyor bu adam: Bir rif ikinci kez tekrarlandığında aynı şeyi çalacağım diye uğraşmaktansa, canı ne istiyorsa onu çalıyor ve işte bu nokta detaylı şekilde irdeleyerek müzik dinlemeyi sevenler için oldukça iştah açıcı oluyor. Üstüne üstlük, şarkılarda rifler arası geçişlerde genelde çeşit çeşit atraksiyonlar çıkıyor karşımıza: Hepiniz susun bir ben çalayım diyen ritm gitar, ya da atağımı patlatır sizleri sustururum diyen bateri gibi.

Tüm şarkılar kalite bakımından aynı ölçüde ve hemen hemen aynı yapıda olduğundan her bir şarkıyı detaylı olarak analiz etme bu albüm için gereksiz olur diye düşünüyorum. Kulağıma çarpan bir iki detaydan bahsedeyim sadece: Albümün açılış şarkısı I am Alive, adı kadar güçlü bir şarkı. Giriş melodisi Testament'i hatırlattı bana. Bu şarkıdaki gazlanma hissi son şarkıya kadar kaybolmayacak. Prey adlı ikinci şarkıda kesinlikle grupta en sevdiğim özelliği net olarak görüyorsunuz: Bir rif biterken hah şimdi şu başlayacak diyorsunuz ama grup sizi mutlaka şaşırtıp başka bir şey yapıyor, sonra da şaka yaptık deyip beklentinizi karşılıyor. Pek çok şarkıda bu küçük sürprizlerle karşılaşacaksınız ve bu harika düzenlemeler için gruba ayakta alkış rica ediyorum. İkinci şarkının temiz vokalli melodik nakaratlarının etkisinden kurtulmanızın tek bir yolu var. Ne mi? Üçüncü şarkı Ghost White Coma'nın harika vokalleri. Inner Cell'in giriş rifinden daha güzel bir şey mi arıyorsunuz? Şarkının ilerleyen kısımda bu rifin çift gitarla çalınmış halini dinleyin o zaman. Pulse of Negative çalmaya başladığında, ben bu rifi bir yerden tanıyorum diyeceksiniz gibime geliyor çünkü albümdeki en bariz Metallica etkisi burada. (Olurda Guns'n Roses etkisi bulan olursa tebrik ederim ben rastlayamadım.)Breath'in girişindeki gitar atraksiyonları, teknik death severlerinde hoşuna gidecek bir içeriğe sahip.

Grup şu sıralar çeşitli diyarlarda bar konserleri vermekle meşgul. Ancak sitesinde gördüğüm kadarıyla bu konserlerde eleman değişiklikleri yaşıyorlar. Umarım bu kadro değişiklikleri müziğe yansımaz çünkü ilk albümde yakaladıkları kaliteyi yitirmelerine çok üzülürüm. İnsan bazen ilk albümün bu kadar iyi olması gerçekten de o kadar avantajlı mı diye sormuyor değil.Çünkü bu adamların ikinci albümlerini başta ben olmak üzere pek çok kişi çok yüksek beklentilerle karşılayacak. Hele ki grubun özgün yanının çok ağır basmadığını bir kez daha vurgularsak, Take Another Life albümünün aynısı bir albüm yapmaları direk "kendilerini taklit ediyorlar" damgası yemelerine sebep olacaktır. Gelecek ne gösterir hep birlikte göreceğiz. Siz burada olursanız, ben burada olursam, bakarsınız ikinci albümün tanıtımını yazmak yine bana düşer. Şimdilik siz Kill the Romance'e kulak verin ve sert ile duygusal arasındaki yola köprü kuran bu adamların müziklerini dinleyin.

Melodik death seviyorsanız, ya da thrash dinlerim ben diyorsanız her iddiasına varım ki bu albüm ilk duyduğunuz anda kesinlikle sürekli dinlediğiniz bir başucu albümü halini alacak. Bu tarz müzik konusunda kuşku ya da merakınız varsa, Kill the Romance'e kesinlikle bir şans tanıyın derim, merakınız saplantıya, kuşkunuz fanatizme rahatlıkla dönebilir.

Her geçen gün hayatlarımız daha bir parayla ölçülebilir, duygularımız daha bir geri plana itilebilir hale getirildiğinden, modern toplum ve yaptırımlarına tamamen karşı bir insanım, kendi çerçevesinde romantizm sempatizanıyım... Ama illa ki romantizmin ölmesi gerekiyorsa, bırakalım da böyle ölsün. Kill the Romance, Take Another Life'la muhteşem yapıyor bu işi.

Hiç yorum yok: