12 Haziran 2008 Perşembe

Mayhem - Ordo Ad Chao (2007)

Çirkinliğin Estetik Anlatımı

Müziği sorgulamaya devam etmek gerekiyor. Çünkü kelimelerini kaybetmiş toplumun bireyleri olarak müziğe çok fazla anlam yükledik. O bizim kurtarıcımız ve kahramanımız oldu. Fakat onu olduğu gibi kabul ederek ,giderek bize gösterdiği her yolu kabul eder olduk. Çok güzel müzik ile çok anlamlı müzik aynı şey demek değil ve sevdiğimizi düşündüğümüz müziği eleştirmekten de ziyade sorgulamaya çalışmak yeni dilimizdeki yozlaşmayı engelleyebilecek yegane unsur. 

Bugün bir Mayhem albüm kritiği yaparken, grubun kült olduğu kadar eğlence sektörünün de bir parçası olmuş geçmişini gündem seçmektense, grubun müziğine, böyle bir müziği dinleyici vizyonumuzda nerede tartabileceğimize değinerek incelemeyi denemek istiyorum. 

Sanatlar hakkında genel bir yorum ve çıkarım yapmam, kişisel birikimim açısından çok mümkün olmayabilir. Fakat kendime duyduğum anlamsız güven ve kibir gönül rahatlığıyla sanatta ilk olarak aradığım şeyin estetik olduğunu söyleyebilmemi sağlıyor. Bu bir Novembre eleştirisinde oldukça açıklayıcıdır ve kendi başına yeterli bir beyandır. Fakat yüksek estetik değerlere rağmen rahatsız edici bir müziği dinleyebiliyor olmanın cevabı nedir (yüksek estetik değerlere sahibim demek istemiyorum, iturocks.org olarak böyle bir değere sahip olmaya çalıştığımızı ima ediyorum, ki bu ortaya koyduğumuz işten de kendisini belli ediyordur diye umuyorum)?

Mayhem, Ordo Ad Chao ile tekrar müzik piyasasına girdi. 1983 yılından beri spekülatif müzik hayatına devam eden topluluk, Ordo Ad Chao ile kariyerinin dördüncü stüdyo albümünü çıkarmış bulunuyor. 

Müziği irdelemek yerine, grubu ve yeni albümü Ordo Ad Chao'yu yakın plana almak gerekirse, bir yandan geçmişi ile bağ kurmaya çalışan fakat diğer yandan oldukça yenilikçi bir Mayhem ile karşı karşıyayız. Albümü ilk dinlemeye başladığım anlarda hissettiğim şey kayıt için gösterilen emek oldu. Kayıt kesinlikle üzerine konuşmaya değecek bir kayıt. Yıllar öncesinin soğuk, amatör ve kendine güveni tam halini taşıyan ama diğer yandan kesinlikle ayrıntıları ile işinin ehli ellerden geçtiğini hissettiren bir sese sahip Ordo Ad Chao. 

Baştan sona yüksek tempo giden bir Mayhem ile karşı karşıya değiliz Ordo Ad Chao ile. Geçmiş ile bağ, sıradan black metal kalıpları ve eski tarz ses. Fakat işin ilginç yanı hem kalıplar hem de ses, akımın ilk günlerini başlangıçta oldukça andırsa da gayet yenilikçiler. İşin şaşırtıcı ve üzerine konuşulması gereken (ve bir çoklarının gözden kaçıracağı) kısmı aslına bakarsanız budur. Buna dayanarak, yer yer oldukça ağır tempolar kazanan ve derinleşen bir Mayhem müziği ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim. Grand Declaration Of War kadar yoğun ve çıplak bir değişim ile karşı karşıya değiliz fakat Grand Declaration Of War'un Chimera'nın ardında, ayrıntıların içine gizlenmiş hali ile yüzleşiyoruz. Soğuk ve mesafeli sesin içinde Grand Declaration Of War zamanlarından kalma gitar rifleri duymak oldukça değişik bir deneyim. 

Sesten biraz daha bahsetmen gerektiğini düşünüyorum. Gelişen stüdyo teknolojileri, gayet kaliteli ama aslına bakarsanız özensiz ve özgünlük içeremeyen bir ses kalıbı ortaya çıkardı. Tüm gruplar bu şablona göre hareket ediyor gibi gözüküyor. Müzikte karakter kadar tonlarda da karakter arayan dinleyiciler çoğu zaman hayal kırıklığına uğruyor. Bir şarkıda muazzam temiz tonlarda klasik gitarlar kullandıktan sonra bir sonraki şarkıda mekanik bir çift cros kullanımını samimiyetsiz buluyorum. Ordo Ad Chao'nun "çiğ" sesinde hiç bir çalgı abartı içinde boğulmamış. Sonuç olarak oldukça samimi ve türün ihtiyaç duyduğu bir ürün ortaya çıkmış.

Estetik değerlere ve daha üst bir müzikal sorgulamaya geri dönersek, aklıma tekrar aynı soru geriyor. Mayhem'in müziğini neden dinliyorum? Başka bir makalede de dediğim gibi, müzik aslında bizi bizlere anlatan bir iletişim aracıdır. Kendi kendimizi anlamaya, aslında her hangi birini anlamaya duyduğumuzdan daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Müzik kendi kendimize konuşmamızı sağlıyor. Mayhem dinlerken, kendimi büyülenmiş bir güzellik içinde hissetmiyorum. Mayhem dinlerken kendimi görkemli, ihtişamlı ya da bilge hissetmiyorum. Mayhem dinlerken yolda yürüyüşümü değiştiren bir güç de bulmuyorum. Ordo Ad Chao dinlerken hissettiğim tek şey güvensizlik ve yoğun bir tedirginlik oluyor. Mayhem'i işte burada başarılı ve estetik buluyorum. Yaptığı müzik ile oldukça çirkin bir duygumu (buna sahip olmaktan gurur duymasam da), bir ruh halimi ifade ediyor ve bunu başka hiç bir şeyin yapamadığı kadar iyi yapıyor. 

Kendini bilmek, bildiğin şey iyi bir şey olmadığı zaman ağır bir eylem olabilir ve tercih edilmeyebilir. Fakat bunu dahi kabullenmek gerektiğini düşündüğünüz bir nokta da (ki o nokta da herşeyden önce tek sahip olduğum şey benim ve onu kabullenmek zorundayım da diyorsunuzdur) çirkinliğiniz ile de yüzleşebilirsiniz. Bu dünyanın en rahatlatıcı anlarından birisi olmasa da, cesareti olanlara tavsiye edilebilir. 

Ordo Ad Chao, Kaosun düzeni... Kaosa teslim olmak istiyorsanız Mayhem sizi kucaklamaya hazır. Eğer derdiniz içinizdeki güzelliği bir kez daha hissetmekse, doğru adres burası değil. 

Mayhem,

Attila Csihar - Vokal
Blasphemer (Rune Erickson) - Gitar
Necrobutcher (Jørn Stubberud) - Bas Gitar
Hellhammer (Jan Axel Blomberg) - Davul

Ordo Ad Chao, 

A Wise Birthgiver 
Wall of Water 
Great Work of Ages
Deconsecrate 
Illuminate Eliminate 
Psychic Horns 
Key to the Storms 
Anti

Hiç yorum yok: