30 Haziran 2008 Pazartesi

Novembre - Materia (2006)


1999 yılıydı ben Novembre'yle ilk tanıştığımda. O sene çıkardıkları albümün adı da Classica idi ve bu albüm beni daha ilk dinlediğimde vurmuştu. Ne güzel bir müzik yapıyorlar demiştim, albümün adı gibi bir klasik benim için bundan böyle Novembre. Öncesiyle, sonrasıyla yaptığı albümler hep benim ilgimi çeken zevkle dinleyebileceğim albümler oldu bundan sonra. İşte Materia'da aynen böyle bir albüm.

Novembre'nin beyin takımı gitar vokalde Carmelo Orlendo ve bateride Guiseppe Orlendo'dan oluşuyor. Bu iki İtalyan kardeş, grubun merkez üssünün Roma olduğunu söylüyor.

Grup 2002 yılından beri albüm yapmıyordu çeşitli plak şirketi problemleri yüzünden, sonuçta Century Media'dan Peaceville Records'a geçtiler ve Materia albümü çıktığında bu boşluk dönemini çok iyi değerlendirdiklerini gördüm. Daha önce de albüm kayıtlarına hep özen gösteren grup bu albümde de son derece başarılı. Classica albümünün kaydı için efsanevi King Diamond gitaristi Andy Larocque'ın stüdyosunda çalışmışlardı, daha önce de Dan Swano'yla albüm kaydetmişlerdi. Bu albümde de Helsinki'deki Finnvox Stüdyoları'nı kullanmışlar ve bence sonuç gerçekten mükemmel. Ben gerçekten Novembre hissiyatı için daha iyi bir ses düşünemiyorum. Baterisinden gitarına herşey dört dörtlük.

Grubu daha önce dinlememiş olanlar için yaptıkları müziği tanımlamam gerekiyor. Yer yer kulağınıza death metal yapısında gitarlar çarpacak, tempo yavaş giderken melodik bir şekilde hızlanabilecek, buna temiz vokaller eşlik edecek ve vokallerin soluk hali ona ayrı bir ruh verecek. Akustik gitarlar öyle anlarda girecek ki işte budur dedirtecek. İşte Novembre'nin müziği budur. Aslında bir kez dinlediniz mi daha sonra bilmediğiniz bir şarkısını duyduğunuzda rahatlıkla tanıyabileceğiniz bir bileşimi var grubun. Kendine özgü bir tarzı var yani. Bu tarzı oluştururken kimlerden etkilendiğini de şöyle belirtelim: Grup bahsettiğim albümsüz geçen yıllarında yakın dostlarımız diye bahsettiği iki grupla konserler verdi. Bu gruplar Katatonia ve Opeth. İlk kez dinlediğinizde kesinlikle bu iki gruptan da pek çok etki bulabiliyorsunuz Novembre'nin müziğinde.

Albümün ilk şarkısı olan Verne direk sizi etkiliyor hem de ilk rifiyle. Arpejin üstünden distorsiyonlu gitarlar ve bateri öylesine güzel bir başlangıç yapıyorlar ki albüme ve vokal bunu öyle güzel süslüyor ki daha ilk şarkıdan itibaren iyi bir albümle karşı karşıya olduğunuz anlıyorsunuz. Belki benim gibi tekrar tekrar Verne çalacak sizin odanızda da ama diğer şarkıları da es geçmeyin.

Verne'un ortasında tempo düşüyor. (Bu arada şarkı İtalyanca'ya dönüyor ve Novembre'de eleştireceğim tek yan da bu. Şarkı içinde dil değişimi benim sevdiğim birşey değil.) Şarkı bittiğinde düşük tempoyla bu sefer ikinci şarkı olan Memoria Stoica başlıyor ve siz tam bu hızla gidiyoruz evet derken, tempo bu sefer de hızlanıyor. Bu yapı genel olarak albüme yayılmış durumda ve bu tempo değişiklikleri iyi kullanılmış olduğundan albüme hoş bir dinamizm kazandırıyor.

Bir sonraki şarkı olan Reason akustik gitarlarla başlıyor ve burda birkez daha kaydın ne kadar iyi yapıldığını düşünüyorsunuz. Kesinlikle başarılı bir şarkı. Ardından gelen Aquamarine'se benim albümde en yoğun Katatonia tadı hissettiğim şarkı oldu. Vokalden sonra giren harika riflere vokalin söz söylemeden aynı rife eşlik etmesiyle çok etkili bir ruh yakalıyor Aquamarine. Albümün en etkileyici rifleri bu şarkıda ard arda geliyor. Sertleşen vokaller de apayrı bir tat. Kesinlikle harika bir çalışma.

Aquamarine bittiğinde yerini akustik üstüne yavaşça yükselen harika melodileriyle Jules'a bırakıyor. Abümde zaten kötü denebilecek bırakın şarkıyı bir rif bile yok. İlk şarkının isminin Verne olduğu hatırlanınca "Jules Verne" birleşimi insana çağrışım yapıyor ancak ben verilmek istenen mesajı henüz çözemedim. (Jules Verne'in hayalgücüyle kendine kalabalık kıldığı dünyasında yalnızlığı üstüne kurulu bir tema var demem yanlış olmayacaktır) Sözlerin yeryer İtalyanca olması da bunda etken tabi ki. Zaten melodiler o kadar avucuna alıyor ki sizi sözleri ister istemez ikinci plana atıyorsunuz.

Bir sonraki şarkı Gepetto'da yine harika riflerle dolu ve hemen her şarkıyı favori olarak gördüğüm albümde en beğendiğim şarkılardan biri oldu.

Gepetto'dan sonra başlayan Comedia'da grup en yüksek tempolu başlangıcını yapıyor. Bu şarkı yeryer Katatonia'ya benziyor ve tema olarak Dante'den ve Beatrice'ten bahsediyor. Yani İlahi Komedya'nın içindesiniz.

The Promise, klasik heavy şarkılarına yakın bir ritme sahipken ardından gelen albümle aynı adlı Materia tam bir doom şarkısı modunda gidiyor. Gitarın küçük atraksiyonları olmasa belki son derece sıradan olan bu şarkı bu numaralar sayesinde son derece özel bir hale geliyor.

Sonraki şarkı Croma yine aynı tadda son derece zevkli bir çalışma ve onun ardından gelen kapanış şarkısı Nothjingrad da kapanış için çok iyi seçilmiş bir şarkı. Grup gerçekten albüme çok emek harcamış. Şarkıların dizilişinde bile bunu görebilmek mümkün çünkü açılış ve kapanış şarkıları kadar o şarkılar arasındaki ruhsal yolculuk da bir o kadar ince ayrıntılar üstüne kurulu.

Novembre her nedense ülkemizde çok bilinen bir grup olmamasına rağmen Avrupa'da çok sevilen bir grup ve bu albümle müzikaliteleri bir adım daha yükseliyor. Bahsettiğim Katatonia ve Opeth'in yanısıra, Kreator ve Moonspell'le de baya bir turlamışlıkları var. Tahminim bundan sonraki konserlerinde yavaş yavaş headliner olmaya doğru uzanacaklardır. Çünkü onlardaki müzikal yükselişi pek çok grupta artık görmek çok zor ve bu gruplara kanımca Moonspell ve Kreator'da dahil. (malesef)

Eğer Katatonia ve Opeth tarzı müzik dinlemekten zevk alıyorsanız, Novembre'yi de başucu gruplarınızdan biri yapacağınızdan eminim. Grup hem yaptığı işe tüm potansiyeliyle eğiliyor, hem de müzisyenlik ve yaratıcılıkları on puan değerinde. Bestelere de söz yok. E o zaman daha ne olsun?

Hiç yorum yok: