10 Haziran 2008 Salı

Katatonia - Brave Murder Day


Bu albümü anlatmaya nasıl başlanır bilmiyorum. ister istemez bu cümleyi kurduğunuzda çok iddialı bir giriş yapıp
albümü ilk dinlediğinizden beri, 9 sene evvelden beri hissettiklerinizin, o yoğun hissiyatını anlatma ağırlığı altına
giriyorsunuz. Ama şimdilik bu ağırlığı bir yana bırakıp önce albümle ilgili teknik bilgilerimizi bir gözden geçirelim.

Albüm o sıralar birçok albümün kaydedildiği (aralarından biri de Ancient'ın The Cainian Chronicle albümüdür ki onu da çok severim) Unisound stüdyosunda, stüdyo sahibi Dan Swano (Dan Swano'da herşeyi çalıp söyleyen, Bloodbath gitaristi, Edge of Sanity herşeyi, Tonight's Decision'da Katatonia da davul çalan) tarafından kaydedildi. Elimizde ki albümün tonları inanılmaz çiğ. Bir Burzum çiğliği değil bu tabii ama gitarlar tiz (ama anlaşılır) Davul basit bir hücum kayıt gibi ama yine de temiz ve evet bu albümde bas gitar bulunmamaktadır neredeyse. bas gitar gitarın kök notalarını çalmaktadır ve nerdeyse duyulmamaktadır.
herşey aslında çok basittir bu albümde.

temel olarak müziğe göz atarsak kulağımıza ilk gelen sesler düz çalan gitar ritmleri ve bol delayli lead gitar melodileri gelir. en fazla birkaç tane clean gitar duyabilirsiniz. 4/4 lük ritm tutan bir davul, bir scream/brutal vokalimiz, bir de temiz vokalimiz bu albümde. herşey çok basit değil mi? bu albümden aslında bu açıdan bakıldığında ne beklenebilinir ki?
ama hayatın olduğu gibi müziğinde 35 jant'da yada müzikal bazda 21/23 lük ölçüde 5 leme giden davulcularda yada 320 metronomda 16 lık notalarda saklı olmadığını bilen bilinçli arkadaşlarımızı sevindirecek yığınla ayrıntı var bu albümde.

Vokalle başlayalım. Bundan evvel ki albüm Dance of December souls da vokal yapan Jonas Renske, ya da o zaman ki lakabıyla "Lord Seth" yan projesi October Tide'ın Rain without end albüm kayıtları sonunda sesini kaybetmesiyle Opeth'den tanıdığımız yakın arkadaşı Mikael Akerfeldt'in Brutal/Scream vokalleri almasıyla başlıyor "albümün sesi" ve Jonas Renske'nin temiz vokalleri ile devam ediyor. Mikael'in vokalleri her zamanki gibi inanılmaz güçlü. Kimi yerlerde bir kelimeyi o kadar uzun tutuyor ki aklınız almıyor. Bahsettiğimiz vokal şekli tek bir basit notayı sipsice uzun tutmak kadar basit değil, tabiri caizse yırtınarak belli bir hissiyatı en tepe noktasına kadar tutup bırakmanız demek oluyor. Fiziksel engelleri aşmaya çalışıp belli bir his belli bir istek konusunda ne kadar akıntıya karşı dayanabilirsiniz? Bu albümün bir temel prensibi daha bunun gibi basit bir parçada saklı. Jonas Renske'nin daha sonra gayet başarılı olarak kullandığı temiz vokalleri en masum haliyle burada karşımızda. Discouraged Ones dan başlayıp daha sonra git gide evcilleştiğini sandığımız o aşağılayıcı derecede soğuk ve sessiz vokallerin temeli burada yenilgiyi tadan vokalde saklı. Biraz amatörce olmasına rağmen gayet vurucu ve meditatif partisyonlar yazmıştır Jonas Renske. Daha sonra yine bolcana karşılaşacağımız geri vokal armonileri de etrafınızdan geçen soğuk bir esinti gibi kulağınıza üfler nitelikte.

Gitarlara gelirsek. Bu albümü benim açımdan en değerli noktalarından biri kullanılan gitar "armonileri" ve şarkı yapılarıdır. gitarlar onların dediğine göre ters bir armonik yapıya sahip. bunu teknik bazda şöyle açıklayabiliriz. eline gitar almış her bireyin çaldığı basit, Önder Focan'ın tabiriyle kabak akorlar vardır. bu akorlar bir gamın 1. 3. ve 5. notalarından oluşmuştur. şimdi biz armonik iki melodi çaldığımızda genelde bu ana melodinin ikinci bir enstrüman tarafından 3. notası veya 5. mesafeyle takip etmesi anlamına gelir. bu albümde de bu mevcuttur tabii ki, ama bu albümde farklı olarak bunun kullanım mantığı daha hissiyatta saklı daha her tarafa yaygındır. birçok metal dinleyicisinin dinlediği ilk gruplarda (bunlar bilimum thrash grubu yada heavy metal grubu olabilir) genelde bu tip armonik partisyonlar "burası da böyle melodili olsun" şeklinde serpiştirilmiş bulunur. bu albümde o "to live is to die" girişinde hissettikleriniz, "hangar 18" in söz bölümünde duyumsadıklarınız ne bir yerde başlıyor ne de bir yerde son buluyor. daha albümün girişinde gelen feedback inlemesi bile iki farklı notanın feedbackinden oluşuyor ve albüm sonunda 3 farklı partisyonun arasında kalıp göçüp gidiyorsunuz. bu armonilerin dışında temel olarak ritm gitar ve lead gitar neredeyse her zaman ayrı yerlerde. ayırt etmemeniz neredeyse mümkün değil böyle bir kayıda rağmen.

albüm de Jonas Renske yine kendi yazım tarzıyla kendimizi kaybettiğimiz anlardan bahsetmiş. Bu albüm yeni dönem Katatonia gibi sorunlarını kabullenen bir albüm değil. Aksine kaybediş anında yaşananların düşünülenlerin betimlemesini yapmıştır. "görüntüler etrafımdan geçerken düşüşün sesi" gibi benzetmelerle insanın ağır dönemlerinde nelerden geçtiğini çok basit ve yalın bir şekilde anlatmış aynı albümün kapak içi çalışmalarında olduğu gibi. açıkcası sözlerin aynı müzik gibi çağrışımlara yön verdiğine inandığım için üstünde fazla durmak istemiyorum, çünkü bu biraz insanın kendi yaşadıklarıyla alakadar olduğu gibi o kaotik anları tasvir etmeye çalışmak gibi bir "deneme" olur sadece. "etrafımda ki dünyanın sınırlarını bilmem gerekir, bazen nefes almadığımı his ediyorum" konu bazında iyi bir örnektir.

işin son demlerine ve en kişisel noktalarına gelirsek. bu albümü ilk dinlediğim zamanı iturocks.org'un ilk yazıları arasında bıraktım. ergenliğin en yoğun döneminde akıl yaşı olarak kat be kat büyük birşeyle karşılaşmak, aynı pre-historik insanın ateşi bulmasıyla eşdeğer bir etki bıraktı. öncelikle her tarafı yakarak tecrübe edilen albüm arkasında kırılganlığıyla barışmış bir birey bıraktı. Daha basit birşeyden feyz alamayanları gösterdi ve birşeyin etrafını süsleyip onu zorla birşeye benzetmektense içeriğini dolu tutmayı öğretti. Belki ben abarttım kendi akıl dünyamda ama bu albümün yeri cd rafınız yada sabit diskinizin bir sektörü değil. Bu albümde yapanları anlamaya çalışmaya bile gerek yok çünkü onların umurunda bile değil ve bunu albümü size dinlettirirken de yeterince yansıtmışlar.

Bu albüm hayatımın bir dönemini anlatan ve o dönem içinde bana bir çok yolu açmış bir tablo. Baktığınızda his ettikleriniz size kalmış.

Hiç yorum yok: