19 Haziran 2008 Perşembe

Axel Rudi Pell - Diamonds Unlocked (2007)


Axel Rudi Pell mi? Ben bir tek Axl bilirim o da Rose diyorsanız eğer, bu adamı tanımanızın vakti gelmiştir. Ne de olsa Güllü Axl'ın bu saattten sonra yapacağı işlerin kalitesi konusunda kuşku duymanız gerektiğini düşünüyorum. Pell olan Axel'ın bu albümünde ise hoşunuza gidebilecek şeyler olacağı kanaatindeyim.

Axel Rudi Pell, meslektaşlarının aksine ülkemizde çok ön planda olan bir insan olmayabilir ama Almanya ve Avrupa'nın çeşitli yelerinde gerçekten azımsanmayacak bir hayran kitlesi var. Meslektaşları diyerek kimlerden bahsettiğimi hemen söyleyeyim: Malmsteen, Friedman, James Murphy. (Metal kavramından uzaklaştıklarından Vai ve Satriani gibi isimleri saymıyorum, onlar dolaylı meslektaş.) Adamımız bir gitar virtüözü ve Heavy Metal - Hard Rock bileşimi (Hard n'Heavy diyelim)tarzda müzik yapıyor.

Bu kritik için kilit iki kelime "peşin söyleyeyim" olacak çünkü gerçekten yazının hemen başında söylemem gerekenler yazının tümünü okurken aklınızda tutmanız gerekenler.

Pekala, peşin söyleyeyim yer yer bildiğim şarkıları olsa da, 1989 yılından beri dile kolay tam 16 albüm yapan bu adamın hiçbir albümüne sahip değilim. Bu albüme kadar uzaktan selamlaşamaya varan samimiyet derecemiz, ekim ayında resmen çıkacak olan bu albümle barda bira içebiliriz düzeyine ulaştı. Ha tarzı hakkında ne düşünüyorsan derseniz, genel manada beni çok sarmasa da, muhabbetinden de kaçmam. Zaten bu albümü kritik için seçmemin temel sebebi, albümün kalite olarak belli bir standardı yakalamış olması ve tarz olarak, iyi yapılmış olduğunda dinlenmesi çok zevkli bir numara için kaydedilmiş olması. Albümümüz bir cover albüm ve giriş introsu haricinde on tane cover, yani yeniden yorumlama içeriyor. Hemen yine peşin peşin söyleyeyim, cover için seçilen grup ve şarkıların bazılarını daha önce hiç duymamıştım. 80'lere yetişmiş olsam da bu albüme tam hakim olabilmek, 70'leri de yakalamış olmayı gerektirir. Bu ne kadar büyük bir kayıp derseniz, orjinalini bilmediğiniz şarkıların yeniden yorumlanırken ne derece değiştirildiğini anlamak zor olacağından bir parça zevk kaybına sebep oluyor doğrusu Ama siz 70'ler ve son 60'lara yetişemeyenler, esas Çiçek Çocukları'na ve Savaşma Seviş'e yetişemediğinize üzülün bana kalırsa. Ne de olsa bizim jenerasyonumuz Savaşır Gibi Seviş'e yetişebildi sadece. (Reklam molası, Easy Rider izlemeden Rock üstüne yorum yapanları kaale almak günahtır.)

Şarkıları ele almadan önce grup elemanlarına değinelim. Albümün dinlediğim kaydı promo olduğundan, çalan elemanları sadece grubun resmi sitesinden öğrenebildiğimi belirterek başlayayım. Pell'den bahsedersek, örnek aldığı müzisyenlerin Ritchie Blackmore ve Ronnie James Dio olduğunu söylemek, bu virtüöz amcanın ve grubunun müzik çizgisinin nasıl olduğunu özetlemek konusunda yeterli olacaktır diye düşünüyorum. Grubun çığrtkanlığını yapan solist Johnny Gioelli, 98'deki albümden sonra gruba girip o gün bugündür Axel'la. Johnny'nin sesi 70-80 kafa bir hard rock radyosunda duyabileceğiniz on solisten sekizine benzer. Çok özel değildir ama dinlemesi gayet zevkli. Baterilerde Mike Terrana yer alıyor ve grubun Pell'den sonra en ünlü kişisi kendisi. Beraber çaldığı yirmibeş farklı grup veya kişiden en ünlüleri Malmsteen, Metalium ve Rage. Ayrıca bu zatın bateri çalışma videolarını ve davul sololarını nette bulmak da mümkün. Ha albümde ne kadar öne çıkıyor derseniz, şimdi burada bir muamma var. Bazı kayıtlarda bariz drum machine kullanılmış, dolayısıyla Terrana bu albümün tamamında davulun başına hiç oturmamış olabilir. Oturduysa bile benim hiç sevmediğim bu yapay trampet tonunu nasıl elde ettiğini kendisine sormak isterim. Sonuç olarak bateriler bir iki güzel nokta atışı dışında çok ön plana çıkmıyor. Grubun klavyelerini Ferdy Doernberg, baslarını da Wolker Krawczak çalıyor. Bu iki müzisyen hakkında derin yorumlara girebilmek zor.



Gelelim şarkılara ve bu şarkıların hangi gruplara ait olduğuna.
The Diamond Overture (Intro - Axel Rudi Pell)
Warrior (Riot)
Beautiful Day (U2)
Stone (Chris Rea/The Law)
Love Gun (Kiss)
Fools Game (Michael Bolton)
Heartbreaker (Free)
Rock The Nation (Montrose)
In The Air Tonight (Phil Collins)
Like A Child Again (The Mission )
Won´t Get Fooled Again (The Who)

Intro çalışması fazlasıyla "metalciyiz ama klasik müzik ve armoni bilgimiz vardır Allah'a şükür" etkili olup bence son derece gereksiz olmuş. Intro ardından başlayan Warrior ise (şarkının orjinalini dinlemedim) güzel bir Heavy Metal şarkısı ancak şunu hemen söyleyeyim (evet peşin peşin) , Power Metal numaralarıyla bağınızı kopardıysanız ne bu şarkıdan ne de albümün genelinden çok fazla zevk alacağınızı tahmin etmiyorum. Yine de özellikle metalden uzak şarkıların klasik heavy metal numaralarıyla çalınmış halleri pek çoğunuz için en azından bir kez dinlemelik olacaktır diye düşünüyorum.

Yukarıdaki cümleye en güzel örnek de herhalde Warrior'ı takip eden U2 şarkısı Beautiful Day'dir. Albümde dinlemeyi en sevdiğim şarkılardan biri. Dinleme tavsiyesi: Mümkünse mp3 çalarınızla, bir sebebe sahip olmaksızın sokaklarda yürürken ve insanlar size niye sırıtıyor bu be diye bakarken. Mümkünse istikametiniz de dostlarla buluşacağınız bir bar olsun çünkü hissiyat bunu gerektirir. Hissiyatın adı içtenlik, hissiyatın adı mutluluk. Şarkının orjinali de zaten sevdiğim şarkılardan olduğundan, albümle bağlantı kurduğum ilk an Beautiful Day'in başladığı an oluyor.

Chris Rea cover'ı Stone, daha girişindeki numarayla bana Mr. Big'i çağrıştırdı. Şarkının orjinalini hatırlamıyorum her ne kadar Rea ile bir mazimiz olsa da, ancak şarkı bu haliyle bana Mr. Big, Whitesnake ve Dio şarkıları arası bir bileşim tadı verdi. Yine 80'leri sevenlerin seveceği, modern numaralar arayanların ise ee yani diyeceği bir çalışma. Ben ee yani demesem de, pek öyle tekrar tekrar dinleyesim gelmiyor. Ha, solosuna sözüm yok. Zaten Axel'in müziğinde bu albümle kaynaşmamı sağlayan yan, gitar sololarında teknik ve zor olsun diye kasmaktan çok melodik ve akıcılığa önem vermiş olması. Böyle dedim diye çok basit şeyler de beklemeyin tabi, yeri geldiğinde hız ve teknik sapına kadar var. Ama burada "yeri geldiğinde" kısmını vurgulamak gerek.

Şimdi benim Kiss ile aram nedendir bilinmez hiç iyi olmamıştır. Milletin tü kaka dediği makyajsız dönemlerine yetişmiş olmamdan olabilir belki. (Gerçi sonra yine süslendiler bu amcalar.) Ne olursa olsun Kiss'in Rock tarihinin bir dönem en sükse yapan yıldızları olduğu tartışılmaz. Love Gun adlı şarkıyı da isminden çıkaramadım ama dinlediğimde hatırladım. Bana şarkıda fazla bir numara yapılmamış da neredeyse birebir aynısı çalınmış gibi geldi. Ballad dinlemeyi seviyorsanız, güzel bir çalışma. Bateriden çok perküsyon tonları kullanılmış. Bu bu bir artı kazandırıyor mu? Bence pek sayılmaz.

Fools Game bir Michael Bolton cover'ı. Orjinalini hatırlamıyordum ama nakaratı dinleyince şarkıyı anımsadım. Albümün iyi çalışmalarından aslında ama şarkının orjinaliyle bir bütünlük yakalayamadığımdan olsa gerek, bu hali de pek birşey vermiyor bana.

Heartbreaker bir Free şarkısı. Free kimdir derseniz 60'lardan bir İngiliz Rock grubu demem gerek. Şarkıda ben pek akılda kalıcı birşey bulamadım ama sevenleri elbette çıkabilir.

Rock The Nation diyince insanın aklına ilk gelen şey tabi ki ülkemizde düzenlenmiş olan metal festivalleri. Bu şarkı ise Montrose grubuna ait. (Saxon'un da böyle bir çalışması vardı diye hatırlıyorum.) Montrose, Amerikalı bir hardrock topluluğu ve Axel'in vaktiyle hayran olduğu gruplardan. Bu şarkıyı 7 8 yıl önce dinlesem herhalde çok severdim ama şu haliyle pek bir şey hissettirmiyor. Sanırım Rocker olmanın hayatta herşeyden önemli olduğunu düşünen çocuk yolda bir yerlerde büyüdü ama sizin içinizde bu çocuk hala bağırıp çağırıyorsa, şarkının sözlerini de melodisini de sevebilirsiniz.

Gelelim albümdeki favorime: Phil Collins cover'ı In the Air Tonight. Gitarın giriş çıkışlarıyla harika bir yapıya kavuşmuş şarkı. Şarkının orjinalini bilenlere de bilmeyenlere de kesinlikle öneriyorum. Albümün tüm diğer şarkılarıyla hiçbir bağlantı kuramasanız da, bu şarkı mutlaka size birşeyler hissettirecektir. Güzel birşeyler. Vokalistin performansı çok iyi ve Axel'in performansı da ondan hiç mi hiç geride kalmıyor. Bu şarkının şu ana kadar onlarca cover'i yapıldı. Tupac Shaker'dan, DMX'e kadar envai çeşit rapçinin bile bulaştığı bu şarkının bir başka versiyonu da en son çekilen, özünden uzak saçmasapan Miami Vice filminin soundtrack'inde de yeralmıştı. Şarkının Phil Collins'e ait orjinal versiyonu zaten Miami Vice'ın 80'ler dönemi dizisinin önemli tema müziklerindendi. 80'ler cover albümü için seçilebilecek bundan daha uygun çok az şarkı vardır, o dönemin ruhunu gayet güzel ifade eder. Hipilikten Yupiliğe geçiş dönemiydi 80'ler ve Amerikan polisiye filmleri de bu dönemin bir parçasıydı. Son model arabalarla polislik yapan adamlar da o zamanlar ilahlarımızdı. Dönemin ilahları çökmüş olabilir, yalnız kaldığımızı sezmiş olabiliriz ama o döneme ait güzel şeyleri de yok saymak saçma olur. In the Air Tonight, yok sayılmamalı.

Mission grubuna ait olduğu yazan Like A Child Again adlı şarkıyı daha önce hiç duymamakla beraber gerçekten sevdim. Bunda In the Air Tonight'ı takip eden güzel bir ballad olmasının etkisi büyük. Piyanonun ve vokalin kullanımı bana az da olsa eski Savatage'ı hatırlatıyor. Ancak Mission hakkında biraz araştırma yapınca karşılaştığım şeyin beni çok şaşırttığını ve şarkının orjinalini çok merak ettiğimi söylemeden edemeyeceğim çünkü Mission'ın temelleri Sisters of Mercy elemanlarına dayanıyor ve grup bir Gothic Rock grubu.

Kapanış şarkısı The Who'ya ait, Won't Get Fooled Again. Şarkının orjinali en sevdiğim The Who şarkılarından değildir ama fena da değildir. Bu şarkıda albümün en güzel şarkılarından değil ama fena da değil.

Sonuç olarak, şöyle yepyeni birşey keşfedeyim diye yola çıkıyorsanız bu albümde öyle yepyeni bir dünya bulma olasılığınız yok ne de olsa Pell ve adamları pek öyle enteresan bir müzik peşinde koşmuyorlar. Ha eğer 80'ler müziğine hastayım Rock sadece o dönem yapıldı diyorsanız (biz de size dinozor diyoruz ama kötü manada değil, zita T-rex falan muhabbet yaratıklardır) bu albümde seveceğiniz çok şey var. Yok eğer benim gibi fazla kafa yormadan dinleyip, dinlerken hafifçe gülümsetecek bir albüm arıyorsanız tarafımdan kesinlikle tavsiye edilir. Collins ve U2 coverı olmadan benden 6 alacak bu albüm onların varlığıyla 7 alır.



Yazar ex-illegal baskan - Ağustos 30 2007 09:43:55

Hiç yorum yok: