19 Haziran 2008 Perşembe

Ashram - Shining Silver Skies


Samimiyet. İnsanlarda ve insan ruhunun yansımasını algılamakta benim ilk iki tercihim olan sanat akımları müzik ve sanatta bu sıralar en çok sığındığım duygunun adı. Belki de en temel ihtiyacım bu da, yer yer tekniği ön plana çıkarttığımdan hayatım her daim arayışlarda aynı paralelliklerde sürüp gitmedi.

Ashram samimi. Herşeyiyle. Bu yüzden onu sitemize taşımak istedim.

Elimizde ne var? Piano,keman, çello ve bu üçüne eşlik etmekte gerçekten çok başarılı olduğunu düşündüğüm, yaylı sesleri gibi sünen, onlar kadar akıcı bir vokal. Ne düşündüğünüzü biliyorum. Bunlara iyi bir soprano eşlik ediyordur diyorsunuz ama yanılıyorsunuz. Sesini yumuşak tonlarda çok iyi kullanan bir erkek solist var grupta.

Ashram İtalyan. 97 senesinden beri müzik yapıyorlar ve benim henüz tanıştığım bu grubun 99 tarihli For my Sun isimli bir demosu ve 2001 yılında çıkardıkları debut albümleri var. Hayır bu ikisini henüz dinlemedim ama sadece demo'yu dinleyerek bile gruba hayran olanlar olduğunu biliyorum. Aklıma Empyrium'un çıkış dönemleri geliyor. Akmar pasajının farklı olduğu zamanlarda grubun demosunun elden ele dolaştığını hatırlıyorum. Hayır hissiyat Empyrium'la o kadar da aynı değil ama ortak bir noktaları var: Dedim ya, samimiyet.

Biraz sesten bahsetmek gerek. Bir stüdyo harikasıyla karşı karşıya mıyız? Eğer neye bakmamız gerektiğini biliyorsak kesinlikle evet. Salon müziği etkisi ve canlı kaydedilmiş gibi duran ses ilginizi çekiyor mu? Çekmeli, çünkü grubu dinlerken iki düşüncenin size eşlik edeceğini tahmin ediyorum. Bu adamlar sanki yanıbaşımda çalıyorlarmış gibi diyeceksiniz. Sanki benimle birlikte oturuyorlar, aynı evde kalıyoruz, aynı içkiyi aynı sohbeti paylaşmışız da, bu paylaştıklarımız için bu akşam benimle beraber müzik yapıyorlar. Evet ikinci düşünce bu işte: Sanki Ashram size müzik yapıyor. Sadece kendisi için müzik yaptığını düşünen ben bu noktada kendimi sorgulamıyor değilim. Hayır sanat kimin içindir kaygısı değil bu. Bu başka birşey. Kendini anlatabilmekle ilgili, anlaşılmak istemekle ilgili. Ashram ne yapmak istediğini o kadar iyi biliyor, kendini eksantrik olma çabalrından öyle güzel muaf tutuyor ki gruba hayran olmamak elde değil. Bu da başka bir hayranlık tabi. Grubun fanı olmak gibi değil, daha çok bu adamları karşınıza alıp saatlerce onlarla müzikten konuşmakla ilgili.

Sesin içtenliği sağlayan adam, İtalya Studio 52'nin ses mühendisi Paolo Recigno. Adını ilk defa duyduğum bu adamın ve bu stüdyonun bundan sonra daha ciddi bir takipçisi olacağım. Ha bir de Fransız Equilibrum Music'e daha çok dikkat edeceğim böyle başka yapıtlar sunabilecekler mi diye.

Grup elemanlarının isimleri Sergio Panarella, Luigi Rubino ve Alfredo Notarloberti.Vokal, piyano ve keman. Ayrıca kayıtlarda çello ve pianoda konuk sanatçılar da var. Solist yer yer eline gitarını da alıyor. Ön plana çıkmıyor bu gitar hiçbir zaman, bana daha çok söylemeyi sevdiği kadar müziğe bir enstrümanla katılmayı da seven bir müzik adamının ihtiyacı gibi geliyor bu eşlik ediş. Tam anlamıyla yerli yerinde, tam anlamıyla abartısız.

Normalde herhalde en memnun olacağım özelliktir İtalyan bir grupta iyi kullanılmış İngilizce ile yazılmış şarkı sözleri. Ancak Ashram'ın müziğinde vokalin neler anlattığıyla o kadar ilgilenmedim desem yeridir. İnsan sesi ve çalgıların birlikteliği, ortaya çıkan sesle zaten o kadar çok şey anlatıyor ki bana, sözlere ihtiyaç duyuyorum. İlk defa hem de. Müzikal yapısını en sevdiğim gruplarda bile, sözler her zaman ihtiyacımı doyurmak için başvurduğum kaynaklar olmuşken, Ashram bu olgunun dışına çıkıyor.

Daha çok bir proje grubu izlenimi veren Ashram'le ilgili olumlu bir haberdir ki, geniş kapsamlı tur hazırlığı içerisindeler. Daha önce İtalya ve Portekiz'de konserleri olan grup şu anda Fransa turnesi hazırlığı içerisinde. Kimbilir zamanla belki Türkiye'ye de uğrarlar ve biz merhaba deriz onlara.


Grubun adının ne anlama geldiğini de söyleyince kafanızda Ashram imgesi biraz daha oturacaktır sanırım. Sanskritçe de Shram çaba anlamına geliyor. Ashram ise çabasızlık demek oluyor. Aslında biraz nihilist bir yapısı var grubun demek isterim ama asıl nihalizmin siyasi bir mevzu olduğunu da düşünürsek ve grubun böyle bir yapısı olmadığını da buna eklersek, daha doğru kelime, tam karşılığını vermese de "melankolik" olacaktır fikrindeyim. Empyrium gibi, karanlık ormanları yok onların, doğa içinde yalnızlığa kavuşmak niyetinde değiller. Hatta yalnızlık da yok hissiyatlarında. Bu noktada tarz olarak birazcık da olsa yakınlık kurabileceğiniz ("birazcık"'ı vurgularım) Antimatter'dan da ayrılıyorlar. Onlarınki daha çok arkadaşların bir araya gelip de, hatırlar mısınız, eskiden şunları yapmıştık sohbeti. Evet diyor bir tanesi, ne güzeldi o günler. Tam manasıyla bunun müziğini yapıyor işte Ashtram: Güzel zamanlardı, keşke yine yaşasak.

Bu örnek ne kadar doğrudur bilmiyorum ama müziği illa bir görüntüyle kafanızda canlandırmak istiyorsanız, hemen hemen herkesin vaktiyle bir şekilde denk geldiği bir klibi hatırlamanızı isterim: Demir Demirkan'ın Resim isimli şarkısının klibi. Dinlediğimde kafamda pek bir imge oluşturmayan bu şarkı, görselliğiyle tam olarak anlatmak istediği şeyi bana sunmuştu. Ashram'da ise aynı duyguyu tatmak için görsel bir şeye ihtiyaç duymuyorum.

Gruba not verirsem, böylesine kişiselleştirdiğim bir gruba, bir arkadaşıma rol yapacakmışım gibi hissediyorum. Onun yerine onlara hitap etmeliyim belki ve sizlere de. Güzel günler yaşadım, mutlu olduğum zamanları hala tatlı bir melankoliyle yad ettiğim sıkça oluyor. Bunu sizler, Ashram'la yapmaksa, çok güzel.

Shining Silver Skies geçtiğimiz hafta mp3 çalarımın en çok adını söylediği grup oldu. Bir şans vermenizi tavsiye ederim, hayatın fonunda ya da düşlerinizin fonunda gayet zevkli bir tatları var.

Yazar ex-illegal baskan - Ocak 14 2008 16:45:30

Hiç yorum yok: