30 Haziran 2008 Pazartesi

Slayer - Christ Illusion (2006)


Eğer bir grubu yıllardır dinliyorsanız ve uzun yıllar sizi etkisi altına almayı başarabilmişse, çıkardıkları yeni bir albümü yorumlamak gerçekten zor bir iştir. Hele de bu albüm bir başyapıt değilse.

Albümü edinmeden önce internet üstünden pek çok yorum okudum ve birbiriyle bu kadar çelişen yorumların bir arada olduğunu daha önce hiç görmemiştim. Genel olarak katıldığım tek bir nokta var okuduğum yorumlarla ilgili: Bu albümdeki yapı, son iki albümün etkilenimlerini yitirmemekle beraber Seasons In The Abyss ve daha öncesi döneme daha yakın.

Son iki albümle birlikte Slayer kimi müzikal değişimler geçirmişti. Aslında çok kökten bir değişim denemez buna. Hız azaltılmış, bas gitarlar daha duyulur olmuş, bununla birlikte yapı hem daha groove hem daha aksak bir hal almıştı. Ancak yine de dinlediğiniz anda bunun Slayer olduğunu anlıyordunuz. Problem şuydu ki, Speed Metal kavramıyla özdeşleşen bu grup, delicesine fanatik bir kitleye sahip olunca, son iki albüm bu kitleden hemen hiçkimseyi tatmin etmedi.
Christ Illusion çıkmadan önce Tom Araya'nın yaptığı iki açıklama var:İlk olarak merak etmeyin duyacağınız müzik yine Slayer müziği olacak diyor. Evet bu gerçekten doğru. İkinci yorumu ise tarihimizin en hızlı albümünü kaydettik şeklindeydi. Açıkcası bu doğru değil. Gerçektende metronomu düşük değil albümün ancak Reign In Blood la kıyaslanamaz. Üstelik Dittohead gibi bir şarkısıda var bu adamların Divine Intervention'da ve böyle bir hız denemesini bir daha yapacaklarını sanmıyorum.

Albümün açılış şarkısıyla birlikte Slayer'ın daha köklerine dönük bir albüm yaptığını hemen anlıyorsunuz. Nitekim, Flesh Storm sizi Seasons yıllarına götürüyor. Sonraki şarkılarda Hell Awaits'den Reign In Blood a kadar her albümü çağrıştıran birşeyler yakalayabiliyorsunuz. Bununla birlikte Slayer'ı Diabolus ve God Hates Us All dönemiyle seven varsa (var mı böyle bir insan ya? ) onlara da hitap eden çok şey var.

Şimdi bunları yazdıktan sonra albümü başarılı bulmuşum gibi bir izlenim uyandırmış olabilirim ama malesef ki durum aksine. Albüm gerçekten de son iki albümden iyi ancak daha önceki albümlerden hiçbirinin yanına yine yaklaşamıyor. Eksik olan ne diye sorduğumda kendime, şu cevabı bulmam uzun zaman aldı: Bütünlük problemi. Albümdeki her bir şarkı sanki hep alakasız zamanlarda yazılmışta çok sonra bir araya getirilöiş hissine sahip. Yani önceki albümlerde hep bir akıcılık hissederdim ancak bunda o akıcılığı hissedemiyorum.

Benim için yapıdaki bir rahatsızlıkta, dur kalkların fazlalığı. Başka gruplarda problem olmasada Slayer'ın müziği hep azgın dalgalı bir Nehir gibi olsun istiyorum. Bu dur kalklarda bazen sırf vokal kalması gibi numaraların olması da yine benim zevkimin dışında kalıyor.

Albümde soloların çoğu Hanneman stilinde. Yani notaları uzatarak atılan sololar var. Kerry King'in bir an önce bitsin bu solo dercesine üstüste nota yağdırdığı sololara çok fazla yer verilmemiş bu albümde.

Baterilerle ilgili bir fikrimi söylemeden edemeyeceğim bu arada. Bilindiği gibi bu albümde yine Slayer'ın efsane bateristi Dave Lombardo çalıyor baterileri. Paul Bostaph'ın yerine geri gelen Lombardo her ne kadar pek çok kişiyi sevindirdiyse de ben bu görüşe katılmamıştım. Evet Lombardo Thrash Metal'in en büyük bateristlerinden biri ve kendine has bir teknik yarattı ancak yıllar boyu bu tekniği o kadar çok duyduk ki başka gruplardan artık Lombardo stili o kadarda orjinal gelmiyor ve Paul Bostaph'ın kendine özgü tüm aksamları kullanarak davulu konuşturması benim en sevdiğim özelliklerdendi son yılların Slayer'ında. Divine Intervention ve Undisputed Attitude'un beteri partisyonları gerçekten mükemmeldi. Ben o yüzden Paul'un Slayer'ın kaybı olduğunu düşünüyorum yerine gelen adam Dave Lombardo bile olsa.

Albümdeki şarkılardan benim en çok ilgimi çekenler SUpremist,Flesh Storm, Jihad, Skeleton Christ ve Consfearecy oldu. Bununla birlikte başta bu şarkılar olmak üzere diğer tüm şarkıların söz yazımlarında da bugüne kadar Slayer'ın en saldırgan sözlerini yazdığını söylemeliyim. Daha öncede Tanrı karşıtı sözler yazıyorlardı ancak ben hiç bu kadar sert olduğunu hatırlamıyorum. Üstelik bu sefer tek yönlü olarak Hıristiyanlık'a değil tüm dinlere saldırı var, Jihad adındaki şarkıdan da anlaşılabileceği gibi. Bununla birlikte her yerde Katolik olduğunu açıklayan Tom Araya'nın yorumlarını düşününce bu sözlerin sahneye çıkarken sürülen makyajdan başka hiçbirşey olmadığını düşünüyorum. (Tom hepsi Kerry'nin suçu diyor ama Kerry bu konuya cevap vermek yerine bira içmeye devam edin diyor.)

Albüm Slayer sevenler için dinlenilebilir nitelikte. Eski klasikleri dinlerken arada bir buna da takılabilirim diye düşüneceğinizi tahmin ediyorum. Gel gelelim, ilk kez slayer dinleyecekseniz bu albümü tavsiye etmiyorum.... Yeni dinleyecek kişi önce kan krallığında, kan yağan göklerin sesini duymalı. (Reign In Blood) Sonra cennetin güneylerini görmeli... (South Of Heaven)...Cehennemin efendilerinin büyüsüne kapılıp belki de cehenneme gitmeli, melekler zebanilerle savaşırken. (Hell awaits)... Ulaşacağı nokta içerilerde, psikolojisinin karanlık diyarlarının çevresinde olacaktır.Oralarda uçurumdaki mevsimlerin değişimini izlemeli. (Seasons In the Abyss)... İşte o zaman ilahi daveti duyacağından eminim(Divine Intervention)....Ve o zaman Slayer'ın tutumunu anlayacaktır... Yıllardır değişmeyen, tartışılmaz tutumunu (Undisputed Attitude)

Hiç yorum yok: