12 Haziran 2008 Perşembe

Lunar Aurora - Andacht (2006)

Çiğ Black Metal

Kabul etmek gerek Black metal 90lı yılların başında populerleşmeye başlamıştı. Neyse ki bu akım 90lı yıllar ile sönmeye başladı. Türkiye de ise 3-4 yıllık bir geçikme ile vuku buldu bu çıkış ve iniş. Etrafınıza bir bakın, eminim bundan bir yıl önce black metal grubuna davulcu arayan arkadaşlarınız şimdi death çalıyordur. 

Populerlik black metal'e yakışmayan bir şeydi. Bu yüzden major firmaların yavaş yavaş ellerini bu türden çekmesi en hayırlısı oldu. Sonuçta en iyi tek başınızayken ve kap karanlık bir oda da dinlenebilen ve anlamlandırılabilen bir müziği nasıl geniş kitlelere yayabilirsiniz ki? Black metal yalnızlığın bir ihtişam halini alışıdır, bu yalnızlığı nasıl kitleselleştirebilirsiniz ki? Biraz death, biraz trash, bolca melodi, bolca klavye, bir sürü fotoğraf ve aklınaza gelen her türlü sulu zırtlak şey ile. 

Lunar Aurora, Alman bir topluluk. Almanya ise vaktiyle pure black metal dediğimiz müziğin ve yer altının kalesi olmuş durumda. Toplulukla ben yeni tanıştım fakat bu adamlar bu işe yeni başlamış tipler değiller. İlk demolarını 1995 yılında kaydeden Alman topluluk şimdiye kadar altı albüm çıkarmışlar ve Andacht topluluğun yedinci albümü. 

Lunar Aurora, Almanya yeraltı geleneğine sadık bir topluluk. Alman yeraltı geleneği ise vaktiyle Burzum ve Dark Throne gibi grupların başlattığı bir gelenek (bazı kaynaklar da raw black metal diye de anılır). Peki bu müzik ile bir Dimmu Borgir müziği arasında ki fark nedir? Öncelikle minimalist bir anlayış söz konusudur, tonların kirliliği makbuldur, hız şart değildir, fakat uzun süre gereklidir. Bir şarkıda üçden fazla riff olmazsa daha iyi olur. En önemli özelliği ise tek başınıza ve az ışıklı bir ortamda durduk yere kafanızı dumanlayabilmesidir. Aslından raw black metal denilen tür bir çok açıdan, post rock ve chill out müziklerine benzerlik gösterir. 

Aldacht, Glück ile başlıyor. Toplam süresi 11 dakika olan şarkı ilk iki dakikası boyunca bize boğuk örneklemeler dinletiyor. Lunar Aurora kendi sınıfı içinde oldukça melodik bir grup. Daha ilk şarkıdan bunu hissettiriyor. Arka planda yer yer kendini gösteren mütevazi klavyeler ve gregoryan koro örneklemeleri grubun melodi kadar atmosferi de ne kadar önemsediğini gösteriyor. Temiz vokaller de var Glück'de fakat kullanılan vokaller müziğin hazmını kolaylaştırmaktan ziyade, geri planda ve rahatsız edici kullanımı ile black metal anlayışına hizmet edecek şekilde kullanılmış.

Rüzgar sesi, kapı gıcırdısı, karga sesi. Bunları herhangi bir melodik black metal grubu kullandığı zaman artık çok bayağı gelirken, Geisterschiff'in girişi hiç de öyle gelmiyor. Hızlı ve akıcı bir şarkı Geisterschiff. Tam bir prue black metal örneği. Zaten bu tür yapı itibari ile çok sert değildir. Sadece hızlıdır. Thrash ve death metal vari kesik rifler kullanılmadığı için vurucu bir gitar deneyimi söz konusu değildir. Geisterschiff de öyle bir şarkı. Ortalarına doğru temposunu yitiren ve klavyenin öne çıkması ile melankolik bir hal alan şarkı son iki dakikasında eski temposuna kavuşuyor. Rüzgar sesi, kapı gıcırdısı, karga sesi ve şarkı bitiyor, en iyi şarkılardan bir tanesi. 

Yağmur seslerinin ve ufak tefek piyano dokunuşlarının ardından albümün en iyi rifflerinden biri ile başlıyor Dunkler Mann. Özellikle riffin sonundaki örneklemeye dikkat. Sırf rahatsız etmek için yapılmış bir şey ve oldukça etkileyici. Grubun klavye ve örnekleme kullanımı Gorgoroth'un Destroyer Or About How To Philosophize With The Hammer albümündeki (ne güzel albümdür o da...) Blodoffer'ı hatırlatıyor. Sonlarına doğru kemanda kullanılmış (muhtemelen örnekleme şeklindedir). Tabii gene geri planda ve müziği hazmı kolay hale getirmeden. En sevdiğim şarkılardan bir tanesi Dunkler Mann.

Findling tam anlamıyla Almanya geleneğinden bir parça. Çok güzel bir black metal balladı (ya da raw black metal örneği). Yavaş yavaş hızlanan, çok ağır değişimler geçirmeden ilerleyen bir parça. Son iki dakikasında birden susup sonra tekrar geri gelmesini saymazsak. Toplam süresi dokuz dakikayı geçen Findling bilgisayar başında oturup birşeyler yaparken dinlenirse sıkıcı olması muhtemel bir şarkı. Ki bu aslında bütün albüm için geçerli bir durum. Andacht tümüyle ona yoğunlaşarak dinlemeniz gereken bir albüm.

Der Pakt, Dunkler Mann'ı andıran bir riff ile başlıyor. Kısa sürede de kendini klavyenin ilginç tonlarına bırakıyor. Zaten klavye tonları ile dinleyiciyi kendine çeken bir şarkı Der Pakt, ki aynı özellik bazı dinleyicileri itebilirde. İlk şarkıdaki gibi koro örneklemeleri bu şarkı da da mevcut. 

Son şarkı Das Ende. Lunar Aurora, kendi içinde tutarlı bir grup, ne yapmak istediği belli, o tarza da hakimler. Bu türde klavye kullanımı çok önemlidir, çünkü çok ince bir çizgi vardır ve onu geçerseniz tarzı değiştirirsiniz. Lunar Aurora bu çizgiyi iyi takip etmiş. Hatta çizgiyi geçmeden kendince yenilikci bile davranmış. Das Ende ise tüm albüm için söylenebilecek herşeyi içinde barındıran, albüme yakışır bir kapanış parçası.

Son günler de black metal dışındaki müzik türlerine hiç bir zaman açık olmadığım kadar açığım (hatta evde sık sık dolapdere big gang dinliyorum) fakat black metal konusunda da hiç olmadığım kadar tutucuyum. Eğer black metal olacaksa, anlamını iyice yitiren melodik şeylerden olmasın diyorum (olacaksa da kalitelisi olsun, neyseki öyle gruplar halen var). Lunar Aurora bu açıdan bakınca gayet iyi bir grup ve Andacht gayet iyi bir albüm. Tabii Lunar Aurora Black metal'i sıkıcı bulan adama black metali sevdirecek grup değil, zaten black metal'i sıkıcı bulan adama black metali sevdirmek isteyecek bir grupda değil. Bence de sevmesin o adam black metali.

Aran: Gitar, Vokal, Örneklemeler
Sindar: Bas Gitar, Vokal, Klavye
Skoarth: Gitar

Hiç yorum yok: