12 Haziran 2008 Perşembe

Marduk - Plague Angel (2005)

İlk önce davulcularını kaybeden topluluk World Funeral albümünün ardından da bascıları ve vokalisti ile yollarını ayırdı. Bu önemli ayrılıkların ardından bir kaç ay sonra yeni albüm çalışmalarına başlandığı haberi yayıldı ve herkes beklemeye başladı, hem merak hem de kaygıyla.

Bekleyiş çok fazla sürmedi ve Plague Angel raflarda yerini aldı. Albümü incelemeye bu sefer can alıcı yerden başlamak yani yeni vokal Mortuus’dan bahsetmek istiyorum. Bilen bilir; Legion black metal dünyasının en iyi vokallerinden biridir. Onu iyi yapan sadece albümlerdeki vokal performansı değildir. İyi kayıt koşullarında ve doğru efektler altında herkes iyi black metal vokali yapabilir albüm kaydında. Legion’u iyi yapan kayıtlardaki performansını sahnede de gösterebilmesiydi. İşte bu yüzden onun yerini doldurmak zordur. Mortuus’a gelince, genel olarak Legion’un yaptığı işe sadık kalmış (akıllıca bir karar). Marduk’u yeni dinlemeye başlamış birçok kişi aradaki farkı dahi anlamayabilir. Müzik sert giderken vokal çoğu zaman -tıpkı Legion gibi- kelimeleri uzatarak, tempolu fakat gitarla yarışa girmekten kaçınarak yapılmış. Bazen vokal hızlanarak Maniac (Ex-Mayhem) vari olabiliyor, ki açıkcası Maniac’ın vokalini çok sevmem; (takdir ederim o ayrı) fakat Mortuus’ta ve Marduk’ta hiçbir sorun yok. Evet buradan resmen duyuruyorum, Legion olmayabilir ama Marduk’un hiçbir vokal problemi yok.

Albümün sound’una gelince, kayıtlar Endarker studio’da Devo Andersson tarafından yapılmış. Marduk’un yıllardır hiç değişmeyen, sert ve kaotik bir sound'u var ki bizzat Peter Baba tarafından Abyss’de hazırlanmıştır bu sound. Aynı şekilde İşveçli topluluk ne zaman albüm kaydına girmeye kalksa soluğu Abyss’de alır. Lakin kayıt tarihleri Abyss’ın programına uymadığı için kayıtları Endarker studio’da yapmak zorunda kalmışlar. Fakat Devo Andersson Marduk’un eşsiz sound’unu korumayı başarmış ve grubu kendisini seçtiği için utandırmamış.

Plague Angel’ın bende bıraktığı etki çok garip. Şunu çok içten söyleyebilirim ki; ilk dinlediğimde World Funeral’ı (bir önceki albümleri) bu albüme göre daha çok beğenmiştim ama bazen dinlenilen albümleri içselleştirmekte zaman ve mekân duygusu çok önemli olabiliyor. Plague Angel’i öyle bir zamanda dinledim ki, bende inanılmaz bir etki bıraktı. (Aynı şey Panzer Division Marduk’ta da olmuştu, bütün şarkılar neredeyse birbirinin aynıdır ama yinede dinlemekten kendini alamazsın.) Özellikle senfonik bir intro ile başlayan “The Hangman of Prague”, mid tempo ve albümün en karanlık parçası olan “Seven Angels Seven Trumpets”, içindeki dialoglarla tüylerinizi diken diken eden “Life´s Emblem” ve yapı olarak bir önceki albümlerinden “Night of the Long Knives”e oldukça benzeyen “Perish in Flames” dinlerken kendimden geçtiğim şarkılar oldu. Sonuç olarak Panzer Division kadar hızlı olmayan fakat yer yer World Funeral’a gore daha tempolu olan ve albümün atmosferini yakalarsanız size kâbuslar gösterebilecek kadar karanlık olan bir albüm Plague Angel.

Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki; şimdiye kadarki en iyi Marduk albümlerinden birisi Plague Angel. Black metal’de sertlik, hız ve karanlık arayan pure black dinleyicilerinin muhakkak dinlemelerini öneririm bu albümü.

Hiç yorum yok: